
Esas No: 2018/8883
Karar No: 2022/956
Karar Tarihi: 02.02.2022
Danıştay 6. Daire 2018/8883 Esas 2022/956 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/8883 E. , 2022/956 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/8883
Karar No : 2022/956
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVALI) … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVACILAR) 1- … Ürünleri San. ve Tic. A.Ş
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- …
2- …
3- … Müdürlüğü
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul İli, Küçükçekmece İlçesi, Kayabaşı Köyü, … pafta, … ve … parsel sayılı taşınmazlar ve üzerinde bulunan fabrikanın su havzası nedeniyle mühürlenmesi üzerine açılan iptal davası sonucunda, …. İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı iptal kararının, Danıştay Altıncı Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile onanması ve yine Danıştay Altıncı Dairesinin 05/03/2010 günlü, E:2009/12407, K:2010/2141 sayılı kararın düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin kararıyla kesinleşmesi sonucunda; uğranıldığı belirtilen 7.668.873,55-TL maddi zarar ile 200.000,00-TL manevi zarar olmak üzere toplam 7.868.873,55-TL zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 09/07/2014 günlü, E:2014/1192, K:2014/5227 sayılı kararı ile davacı …'in taşınmazının arsa değerine ilişkin olan maddi tazminat istemi ile aynı davacının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısımlarının bozulması, diğer tüm tazminat istemleri yönünden ise kararın onanması üzerine, bozma kararına uyularak, sadece taşınmazın arsa değerine ilişkin olarak yapılan yargılama neticesinde, taşınmazların İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği çerçevesinde kısa mesafeli koruma havzası içinde kaldığı ve bu nedenle davacı …'in tasarruf haklarının kısıtlandığının açık olduğu, davacının kamulaştırma talebi ile başvurusunun üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına karşın davalı idarece herhangi bir kamulaştırma programının hazırlanmadığı ve kamulaştırma yapılmadığı gibi taşınmazların kamulaştırılmasına yönelik davacı istemlerinin reddedildiği ve ne zaman kamulaştırma yapılabileceği konusunda da davacıya herhangi bir bilgi de verilmediğinden davacıya ait parsellerin mülkiyet hakkından yararlanma olanaklarının belirsizlik içinde olduğunun görüldüğü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Hakan Arı/Türkiye Davasında verdiği kararda; söz konusu durumun başvuranın mülkiyet hakkından tam anlamıyla yararlanmasının önünde engel teşkil ettiği ve arazinin satış şansı da dahil, sonucu itibarıyla taşınmazın değerini hatırı sayılır ölçüde azalttığı değerlendirmesinde bulunarak, malikin, kamu yararının gerekleri ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozan alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda kaldığı sonucuna vardığı, ilgilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdiği, bu bağlamda, uyuşmazlık konusu olayda da, davacının mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığının açık olduğu, bu kısıtlamanın kaldırılmamasında yukarıda yer verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Hakan Arı/Türkiye Davasında belirtilen gerekçeler doğrultusunda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı, taşınmazların içme suyu havzası kısa mesafeli koruma alanında kalması ve bunun sonucunda da kamulaştırılmaması nedeniyle davacı …'in mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığının açık olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul Küçükçekmece Kayabaşı Köyü 5. Pafta 1031 ve 1032 Parsel sayılı taşınmazlar için belirlenen (1031 parsel için 262.600,00-TL ve 1032 parsel için de 161.600,00-TL ) toplam 424.200,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine,10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, bu miktarlar haricindeki kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacılar tarafından; uyuşmazlığın iptal davasının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre karar bağlanması gerektiği, aksini kabulün evrensel hukuk ilkelerine ve Anayasaya aykırılık teşkil edeceği, kararın redde ilişkin bölümünün bozulması gerektiği, harcın maktu olarak belirlenmesi gerektiği belirtilerek, karardaki kısmen redde ilişkin bölümün bozulması, kabule ilişkin bölümün nispi harçlar yönünden düzeltilerek onanması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı tarafından; eksik inceleme ile karar verildiği, vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı, harçtan muaf oldukları, bedelin fahiş belirlendiği, dava konusu taşınmazın Sazlıdere Barajı kısa mesafeli koruma alanında kaldığı, imar planı dışında, tarım arazisi vasfı taşıdığı, idarelerinin kısa mesafeli koruma alanlarında kalan taşınmazlarla ilgili kamulaştırma mükellefiyeti bulunmadığı, sadece mutlak mesafeli koruma alanlarında kamulaştırma mükellefiyeti bulunduğu, İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı, 28.07.2009 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu değişiklik ile eski Yönetmelikte var olan ve mülkiyet hakkını sınırlandırdığı şeklinde yargı mercileri tarafından yorumlanan hükümlerin yürürlükten kaldırıldığı, böylelikle mülkiyet hakkının sınırlandırıldığından söz edebilmenin mümkün olmadığı, İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği'nde kısa mesafeli koruma alanları ile ilgili bir kısıtlılık hükmü bulunmadığı, davaya konu parsellerin tarım arazisi statüsünde olduğu, serbestçe tarımsal faaliyet icra edilebileceği, bütün koruma alanlarında kirlenmeye sebep olmayacak şekilde tarım ve ziraata izin verilmekte olduğu, kısıtlılık söz konusu olmadığı, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na yöneltilmesi gerektiği belirtilerek, karardaki aleyhe hususların bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
1- Davacılar tarafından; davalının temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davalı tarafından; savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlığa konu parsellerin 1987 yılında davacı … tarafından satın alınarak tapuda adına tescil edildiği, akabinde ise bu davacı tarafından söz konusu parseller üzerinde ruhsatsız bir fabrikanın inşa edildiği ve 01.01.1992 tarihli kira sözleşmesi ile diğer davacı … Kozmetik Ürünleri San ve Tic A.Ş.'ye içindeki makine ve donanımla birlikte işler vaziyette kiraya verildiği, söz konusu fabrikanın 06.02.1997 tarihinde belediye tarafından içme suyu havzasında kaldığından bahisle mühürlendiği, bu işleme karşı herhangi bir dava açılmadığı, sonrasında ise Sazlıdere Barajı Kısa mesafeli Koruma alanı içinde kalan fabrika binaları ile taşınmazların kamulaştırılması isteminin zımnen reddine ilişkin işlem ile İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliğinin 10. maddesinin (a) bendinin eksik düzenleme nedeniyle iptaline karar verilmesi istemiyle … İdare Mahkemesinde açılan davada verilen … tarihli, E:…, K:.. sayılı kararla; İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliğinde mutlak koruma alanları ile kısa mesafeli koruma alanlarında benzer kısıtlamalar getirilmiş olmasına rağmen, Yönetmeliğin 10. maddesinin (a) bendiyle, sadece mutlak koruma alanlarında kalan taşınmazlar açısından kamulaştırma zorunluluğu getirilmesinde ve kısa mesafeli koruma alanlarında ise kamulaştırmanın idarenin takdirine bırakılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle anılan maddenin eksik düzenleme nedeniyle iptaline, bu kapsamda taşınmazların kamulaştırılması gerektiğinden bahisle bu yönden kamulaştırma isteminin zımnen reddine dair işlemin iptaline, söz konusu taşınmazlar üzerinde yer alan fabrikada binasının ise ruhsatının bulunmaması nedeniyle kamulaştırılmasının hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedildiği anlaşılmakta olup, anılan karar, Danıştay Altıncı Dairesinin 27.02.2009 tarihli, E: 2008/9185, K: 2009/1832 sayılı kararıyla onanıp, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 05.03.2010 tarihli, E: 2009/12407, K: 2010/2141 sayılı kararıyla reddedilerek kesinleşmesi üzerine, uğranıldığı belirtilen 7.668.873,55-TL maddi zarar ile 200.000,00-TL manevi zarar olmak üzere toplam 7.868.873,55-TL zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
23.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliğinin Tanımlar başlıklı 4. maddesinde; (Değişik: 16.05.2018-7/1.md.) ''Bu yönetmelikte geçen;
İdare: İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nü (İSKİ) ifade eder.
İSKİ Görüşü: İçmesuyu havzalarında, madencilik, döküm, tarım, hayvancılık faaliyetleri, su kaynakları ve her türlü planlar ile ilgili olarak, bu yönetmelik doğrultusunda idare tarafından verilen görüştür.
İçmesuyu havzaları (Havza): Bir akarsu, göl, baraj rezervuarı veya yeraltı suyu haznesi gibi bir su kaynağını besleyen yeraltı ve yüzeysel suların toplandığı bölgenin tamamıdır.
“İçme suyu havzası koruma planı (Özel hükümler): İçme suyu temin edilen veya edilmesi planlanan yerüstü ve yeraltı suyu havzalarının korunması, kirlenmesinin önlenmesi, kirlenmiş ise iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla yapılan ve o havzaya özel hükümleri tanımlayan planı, ”
Yüzeysel sular: Her türlü suni veya tabii göller ile bunları besleyen sulardır.
Yeraltı suları: Toprak yüzeyinin altında, durgun veya hareket halinde olan sulardır.
Atık: Her türlü üretim ve tüketim faaliyetleri sonunda fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özellikleri ile karıştıkları alıcı ortamların doğal bileşim ve özelliklerinin değişmesine yol açarak
dolaylı veya doğrudan zarara neden olan ve ortamın kullanım potansiyelini etkileyen maddelerdir.
Atıksu: Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar neticesinde kirlenmiş veya özellikleri değişmiş suları ifade eder.
Atıksu Kaynakları: Faaliyet ve üretimleri nedeniyle atıksuların oluşumuna yol açan konutlar, ticari binalar, endüstri kuruluşları, maden ocakları, cevher yıkama ve zenginleştirme tesisleri, kentsel bölgeler, tarımsal alanlar, sanayi bölgeleri, tamirhaneler, atölyeler, hastaneler ve benzeri kurum, kuruluş, işletme ve alanlardır.
Endüstriyel Atıksu: Herhangi bir ticari veya endüstriyel faaliyetin yürütüldüğü alanlardan, evsel atıksu ve yağmur suyu dışında oluşan atıksulardır.
Evsel Atıksu: Meskenlerden ve okul, otel, günübirlik tesisler gibi insanların günlük faaliyetlerindeki ihtiyaç ve kullanımları neticesi meydana gelen atıksulardır.
Mutlak Koruma Alanı (0-300 m.): İçme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan suni ve tabii göller etrafında en yüksek su seviyesinde, su ile karanın meydana getirdiği çizgiden itibaren yatay 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur.
Kısa Mesafeli Koruma Alanı (300-1000 m.): Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur.
Orta Mesafeli Koruma Alanı (1000-2000 m.): Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1000 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur.
Uzun Mesafeli Koruma Alanı (2000-havza sınırı): Orta mesafeli koruma alanının üst sınırından başlamak üzere su toplama havzasının nihayetine kadar uzanan bütün kara alanıdır.
Su Kirliliği: Su kaynaklarının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyolojik ve ekolojik özelliklerinin, kullanım maksatlarını olumsuz yönde etkileyecek şekilde değiştirilmesidir.
Tehlikeli ve Zararlı Madde: Su ve çevresi için önemli risk teşkil eden, zehirlilik, kalıcılık ve biyolojik birikme özelliğinde olan madde ve madde gruplarıdır.
Kaynak Suları: Tabii olarak yeryüzüne ulaşan yeraltı sularıdır.
Katlar Alanı Kat Sayısı (KAKS): Yapı inşaat alanının parsel alanına oranıdır.
Rezervuar: Doğal göller veya bir sedde yapısı arkasında suyun biriktirildiği alanlardır.'' denilmiştir. Aynı Yönetmeliğin Genel hükümler başlıklı 5. maddesinde (Değişik: 16.05.2018-7/2.md.) ''(1) Bu yönetmelikte ve yönergesinde açıklanmayan tüm hususlarda 28.10.2017 tarih ve 30224 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik hükümleri uygulanır. (2) Bu yönetmelik, Özel içme suyu havzası koruma planı olmayan tüm havzalarda geçerlidir. İçme suyu havzası koruma planı hazırlanan havzalarda söz konusu plan hükümleri geçerlidir. (3) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulama esasları ve diğer hususlar, Yönerge ile belirlenir.
'' düzenlemesine yer verilmiştir. Yine aynı Yönetmeliğin 7. maddesinde; ''Bu Yönetmelikten önce yürürlükte bulunan İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği ile değişiklikleri yürürlükten kaldırılmıştır.'' denilmiştir.
28.10.2017 tarih ve 30224 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin Mutlak koruma alanı başlıklı 9. maddesinde; ''(1) Mutlak koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, maksimum su seviyesinden itibaren yatayda 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Söz konusu alanın sınırının içme-kullanma suyu havzası sınırını aşması hâlinde, mutlak koruma alanı, havza sınırında son bulur. (2) İçme-kullanma suyu temin edilmesi amacıyla yapılması planlanan baraj gölü ve göletler ile su alınması planlanan tabii göllerin çevresinde, maksimum su seviyesinden itibaren içme-kullanma suyu alma yapısını merkez alan, yarıçapı 300 metre genişliğindeki alanın kara kısmındaki bölümü, içme-kullanma suyunu kullanan idare tarafından kamulaştırılır. İçme-kullanma suyunu kullanan idarece gerekli görülmesi durumunda yarıçapı 300 metre genişliğindeki alana ilave olarak mutlak koruma alanının bir kısmı veya tamamı kamulaştırılabilir. ...'' düzenlemesine yer verilmiş, aynı yönetmeliğin Kısa mesafeli koruma alanı başlıklı 10. maddesinde ise; (1) Kısa mesafeli koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, mutlak koruma alanı sınırından itibaren yatayda 700 metre genişliğindeki kara alanıdır. Söz konusu alan sınırının, içme-kullanma suyu havzası sınırını aşması hâlinde, kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. (2) Mevcut yapılar aynen korunur. Ancak, insan sağlığı ve çevrede telafisi mümkün olmayan neticelere yol açabilecek faaliyetlerin gerçekleştirildiği tesisler, tehlikeli atık bertaraf tesisi, tehlikeli madde deposu ve benzeri mevcut yapılar kaldırılır. Yapı inşaat alanında değişiklik yapmamak ve kullanım amacını değiştirmemek şartıyla gerekli bakım ve onarım yapılabilir. Mevcut yapılardan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslandırılan kurum ve kuruluşlarca riskli yapı olduğu tespit edilenler, inşaat alanında değişiklik yapmamak, kullanım amacını değiştirmemek ve üzerinde bulunduğu taşınmazları ifraz işlemine tabi tutmamak şartıyla yıkılarak yeniden inşa edilebilir. Parsel tevhidi ile yapı yoğunluğu, inşaat alanı ve emsal değeri arttırılamaz. (3) Köy yerleşik alanı ve civarı sınırları içerisinde ve köy gelişme ihtiyacına yönelik köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli ikamet edenler için barınma ihtiyacını karşılamak amacı ile yapılacak yapılar, köyün genel ihtiyaçlarına yönelik yapılacak köy konağı, ibadethane, okul, spor alanı, harman yeri, pazar yeri, sağlık ocağı, sağlık evi, PTT, karakol, bakkal gibi yapılara ve ifraz uygulamalarına; imar planı veya köy yerleşme planı yapılmış ise bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürürlükteki plan hükümlerine göre; imar planı veya köy yerleşme planı yapılmamış ise Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde izin verilebilir. (4) Bu alanda belediye sınırı ve belediye mücavir alan sınırları içinde, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yürürlükteki imar planları geçerlidir, imar planlarının gelişme alanındaki yapılaşmamış kısımların iptaline yönelik revizyon yapılır. İçme-kullanma suyu havzası koruma planı hazırlanıncaya kadar bu planlar kapsamında yoğunluk arttırıcı veya kirlilik arttırıcı kullanım değişikliğine yönelik imar değişikliği yapılamaz. Ancak 6360 sayılı Kanun çerçevesinde köy statüsünde iken belediye sınırları içine alınarak mahalle statüsüne geçen kırsal yerleşim alanlarının mahalle olarak bağlandığı tarihteki nüfusları ve bu nüfusların doğal artışı için ihtiyaç duyulan yapılaşmaya izin verilebilir. (5) (Değişik:RG-10/3/2020-31064) İskân dışı alanlarda herhangi bir yapılaşmaya izin verilmez. Ancak, bu alanların 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu kapsamında kalması halinde bu alanlarda sadece toprak koruma ve sulamaya yönelik altyapı tesislerine izin verilir. Tarım arazileri için yapılacak ifraz uygulamalarında 5403 sayılı Kanun hükümleri esas alınır. (6) Yeni sanayi tesisi kurulmasına izin verilmez. (7) (Değişik:RG-10/3/2020-31064) Günübirlik turizm tesisleri dışında yeni turizm tesislerine izin verilmez. Günübirlik turizm tesislerine ise kapalı kısımlarının toplam alanı 100 metrekareyi geçmemek şartıyla sadece Mesire Yerleri Yönetmeliği çerçevesinde belirlenmiş mesire yerlerinde ve bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yürürlükteki imar planlarında yer alan rekreasyon alanlarında izin verilebilir. Yürürlükteki mesire yeri gelişim ve yönetim planları ile imar planları, bu fıkrada günübirlik tesisler için belirlenen yapılaşma şartlarına uygun olarak revize edilir. (8) Bu alanda, mevcut yerleşim ve sanayi tesisleri ile bu madde kapsamında izin verilen yeni yapılardan kaynaklanan atıksular, kanalizasyon sistemi aracılığıyla öncelikli olarak havza dışına, teknik ve ekonomik olarak mümkün olmaması durumunda orta ve uzun mesafeli koruma alanlarındaki uygun arıtma ile sonlanan atıksu altyapı tesisine verilir. Ancak, söz konusu yapılar; atıksuların kanalizasyon şebekesiyle toplanmasına imkân verecek yoğunlukta değil ise, Lağım Mecrası İnşası Mümkün Olmayan Yerlerde Yapılacak Çukurlara Ait Yönetmelik hükümlerine göre yapılacak sızdırmaz foseptiklerde toplanarak orta mesafeli koruma alanındaki, uzun mesafeli koruma alanındaki veya havza dışındaki arıtma ile sonlanan atıksu altyapı tesisine verilir. Şayet, bunlar mümkün değilse içme-kullanma suyu havzası koruma planı hazırlanıncaya kadar mevcut olan yerleşim ve sanayi tesisleri ile bu madde kapsamında izin verilen yeni yapılardan kaynaklanan atıksuların içme-kullanma suyu kaynağının su kalitesini olumsuz yönde etkilemeyecek seviyede ileri arıtmadan geçirilerek deşarjına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından izin verilebilir. (9) Bu alanda atık ve artıkların boşaltılmasına, depolanmasına ve atık bertaraf tesislerine izin verilmez. (10) İçme suyu projesine ve mevcut yapıların kanalizasyon sistemlerine ait mecburi teknik tesisler, 2863 sayılı Kanun kapsamına giren uygulamalar ile bu madde kapsamında izin verilen yeni yapıların inşası haricinde hafriyat ve döküm yapılamaz. Bu alanlarda bulunan terk edilmiş maden ocaklarının doğal yapısının ikame edilmesi ve dolum sonrası ağaçlandırılması amacıyla inşaat ve yıkıntı atıkları ile karıştırılmamış hafriyat toprağı dökümüne izin verilebilir. (11) Mevcut ve yeni açılacak tarım alanlarında, (Değişik ibare:RG-10/3/2020-31064) Bakanlığın denetiminde sadece organik tarım faaliyetlerine izin verilir. (Değişik ibare:RG-10/3/2020-31064) Bakanlık tarafından yetki verilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşunun görüşleri doğrultusunda organik tarım yapılamayacağının teknik olarak raporlandığı durumlarda, (Değişik ibare:RG-10/3/2020-31064) (Danıştay Altıncı Dairesinin 28/5/2021 tarihli ve E.:2021/758 sayılı kararı ile yürütmesi durdurulan ibare: İyi Tarım Uygulamalarına geçilmesi) şartıyla tarımsal faaliyetlere izin verilebilir.(1) (12) (Değişik ibare:RG-10/3/2020-31064) Bakanlığın kontrolünde yerleşik halkın zati ihtiyacını karşılamak amacı ile hayvancılık faaliyetlerine ve kontrollü otlatmaya izin verilebilir. (Ek cümle:RG-10/3/2020-31064) Bu fıkra kapsamında izin verilen hayvancılık amaçlı yapılardan kaynaklanan hayvansal atıkların sızdırmazlığı sağlanmış depolarda biriktirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde bertaraf edilmesi zorunludur. (13) Yeni akaryakıt istasyonlarına, gaz dolum istasyonlarına ve kimyasal madde depolarına, sıvı ve katı yakıt depolarına izin verilmez. Mevcut akaryakıt istasyonları ve gaz dolum istasyonları TSE’nin ilgili standartlarına uygun hale getirilinceye kadar kapatılır. Standartlara uygun hale getirilen istasyonlarda akaryakıt ve gaz satışı dışında dinlenme tesisi, oto yıkama, bakım, yağ değişimi ve benzeri faaliyetlere izin verilmez. (14) Mevcut yol güzergâhlarında bakım ve onarım çalışmaları, su kalitesini ve miktarını olumsuz etkilemeyecek şekilde yapılabilir. Mevcut karayolu altyapılarının korunması amacıyla ihtiyaç duyulan istinat duvarı, menfez gibi sanat yapıları yapılabilir. Kamu yararı gözetilerek ve ekonomik olarak başka bir alternatifin olmaması durumunda, yeni karayollarının yapımına ve söz konusu karayolunun erişme kontrollü karayolu olması halinde, bu yol üzerinde yer alan ve ayrılmaz parçası niteliği taşıyan erişme kontrollü karayolu hizmet tesislerinin yapımı, bakımı ve işletimine veya işlettirilmesine; karayollarından kaynaklanan kirliliğin içme-kullanma suyu kaynağına ulaşmasını engelleyecek gerekli tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlık uygun görüşü ile izin verilebilir. Dinlenme tesisi, servis istasyonu, akaryakıt istasyonu ve benzeri tesisler yapılamaz. (15) Madencilik faaliyetlerine izin verilmez. (16) (Ek:RG-10/3/2020-31064) Güneş enerji santrali, rüzgâr enerji santrali, hidroelektrik santrali, termik santral, gazlaştırma tesisi, biyogaz tesisi ve biyokütle tesisi kurulmasına izin verilmez.'' denilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; dava tarihi itibarıyla, davaya konu taşınmazların, dava tarihinde yürürlükte bulunan İSKİ İçme Suyu Havzaları Yönetmeliği çerçevesinde kısa mesafeli koruma havzası içinde kaldığı ve bu nedenle davacı …'in tasarruf haklarının kısıtlandığı, davacının kamulaştırma talebi ile başvurusunun üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına karşın davalı idarece herhangi bir kamulaştırma programının hazırlanmadığı ve kamulaştırma yapılmadığı gibi taşınmazların kamulaştırılmasına yönelik davacı istemlerinin reddedildiği ve ne zaman kamulaştırma yapılabileceği konusunda da davacıya herhangi bir bilgi de verilmediğinden davacıya ait parsellerin mülkiyet hakkından yararlanma olanaklarının belirsizlik içinde olduğu görülmekte ise de, yargılama süreci devam ederken, davaya konu taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halini etkiler nitelikte hukuki düzenlemelere gidildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; kısa mesafeli koruma alanı içerisinde bulunan davaya konu taşınmazlarda, İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca, belirli şartlar çerçevesinde günü birlik tesis yapımının mümkün olduğu, yine söz konusu taşınmazlarda organik tarım faaliyetİ ve hayvancılık yapılmasının da mümkün olduğu anlaşılmakta olup, davacının kısa mesafeli koruma alanı içerisinde bulunan davaya konu arazisi üzerinde mevzuat uyarınca organik tarım, hayvancılık ve günü birlik tesis faaliyetleri yürütmesine engel bir durum bulunmadığından, ilgili mevzuatta yapılan yeni yasal düzenlemeler sonrasında gelinen durum itibarıyla, davacının davaya konu taşınmaz üzerindeki mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahsedilmesine hukuken olanak bulunmamakta ise de; dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazların çevresinde yapılaşmanın yeni başladığı, çevresinde kısmen konut, kısmen tarım alanı bulunduğuna dair tespitler bulunduğundan, davaya konu taşınmazın kısa mesafeli koruma havzası yönünden ve planlama bakımından güncel durumunun belirlenmesi gerektiğinden, davaya konu taşınmazın güncel mülkiyet durumu ile yine güncel imar durumunun, imar planlaması yapılıp yapılmadığının, varsa planlamaya dava açılıp açılmadığının, imar uygulaması yapılıp yapılmadığının, varsa yapılan imar planlaması sonrasında kısıtlılık meydana gelip gelmediğinin araştırılması sureti ile belirlenmesi, elde edilecek sonuca göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; yukarıda belirtilen planlamaya ilişkin yapılacak araştırma neticesinde taşınmazda güncel planlamadan kaynaklı olarak kısıtlılığın sürmekte olduğunun tespiti halinde;
Kısıtlılığa sebebiyet veren planlamada taşınmazın ayrıldığı fonksiyona göre kamulaştırmadan sorumlu idare/idareler belirlenip, husumet sadece bu idarelere yöneltilerek, davacılara mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenmesi gerekmekle birlikte; tazminat istemine konu taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi için emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan, imar planında aynı kullanım kararına tahsis edilmiş ve satışa konu olmuş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi gerekmektedir.
Tazminat miktarı belirlenirken, bilirkişi tarafından taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazdan kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedelinden düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Davada, 2 adet taşınmazın emsal alındığı, bu taşınmazların farklı mahkemelerde dava konusu olmuş taşınmazlar oldukları, bilirkişi heyeti tarafından emsal alınan taşınmazlar için bu dosyada ayrıca bir değerleme yapılmadığı, emsal taşınmazların dava konusu oldukları mahkemelerde yapılan değerlemelerin bu dosyada da kıyasi emsal olarak kabul edildiği ve bu değerler üzerinden yapılan kıyaslama ile bu davaya konu taşınmazın değerinin belirlendiği, ancak emsal alınan taşınmazların dava konusu oldukları dosyalarda verilen kararların (bedel tespitlerinin hukuka uygunluğu yönünden) Danıştay denetiminden geçmiş kararlar olmadıkları, dolayısıyla bu dava bakımından emsal alınmaya elverişli bir değerleme olmadıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda; dava konusu taşınmazla aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan ve gerçekleşmiş bir satışa konu olmuş taşınmaz emsal olarak belirlenmek suretiyle ek rapor alınması veya gerekli görülmesi durumunda aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususların dikkate alınması ve değerlemede davanın açıldığı 02.07.2010 tarihi esas alınmak suretiyle, davaya konu taşınmaz bedelinin tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan; yapılacak araştırma neticesinde, davaya konu taşınmaz hakkında güncel planlamalar yönünden herhangi bir kısıtlama bulunmadığının tespiti halinde ise; kısa mesafeli koruma alanı içerisinde bulunan davaya konu taşınmazlarda, İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca organik tarım, hayvancılık ve günü birlik tesis faaliyetleri yürütülmesine engel bir durum bulunmaması nedeniyle mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığından bahsedilemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği açıktır.
Bu itibarla, davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 02/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.