4. Hukuk Dairesi 2016/6298 E. , 2018/2661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 27. Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl davada davacı İçişleri Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 15/07/2013 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanundan kaynaklanan rücuen tazminat istenmesi, birleşen davada davacı İçişleri Bakanlığı vekili Avukat ... tarafından, davalı ... İnş. Yapı Malz. Tahh. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 24/09/2014 gününde verilen dilekçe ile 2330 sayılı Kanundan kaynaklanan rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl ve birleşen dava, 2330 sayılı Kanun"dan kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili asıl dava; dava dışı polis memurunun dur ihtarına uymayan bir aracı takip ettiği sırada davalı ..."in sevk ve idaresindeki araçla çarpıştığını, dava dışı polis memurunun bu çarpışma neticesinde yaralandığını, yaralanan memura 2330 sayılı kanun kapsamında nakdi tazminat ödendiğini, davalının polis memmurunun yaralanmasına sebebiyet vererek hazine zararına yol açtığını belirterek; dava dışı polis memuruna ödenen tazminatın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsili talebinde bulunmuş; birleşen dava da; asıl davanın davalısının sevk ve idaresi aracın birleşen dava davalısı şirkete ait olduğunu, davalı şirketin de dava dışı polis memuruna ödenen nakdi tazminat tutarından Karayolları Trafik Kanunu gereğince sorumluluğu olduğunu belirterek; dava dışı polis memuruna ödenen tazminatın, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsili talebinde bulunmu
Davalılar; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; davaya konu olan kazada davalılardan ...in kusurlu olduğu tespit edilerek asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece asıl davaya ilişkin verilen kısa karar ile, "Davacının asıl davasının KISMEN KABULÜNE, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 6.539,30 TL"nın 14/11/2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine" şeklinde hüküm tesis edilmiş olduğu halde gerekçeli kararda, ""Asıl davada; 1-Davacının asıl davasının KISMEN KABULÜ ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 6.539,30 TL"nın davalının kusuruna isabet eden 4.904,47 TL" sının 14/11/2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin REDDİNE"" şeklinde hüküm kurulmuş ve böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuştur.
Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; önceki kısa kararla bağlı olmaksızın, kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir.
Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.