
Esas No: 2019/150
Karar No: 2020/2944
Karar Tarihi: 09.06.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/150 Esas 2020/2944 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
No : 2018/2481-2018/2056
İlk Derece
Mahkemesi : Ankara 27. İş Mahkemesi
No : 2016/1178-2017/234
Davacı, aksi Kurum işleminin iptali ile 30.06.2015 tarihli borçlanma talebinin süresinde ve geçerli olduğunun ve 15.06.2016 tarihli ödemenin 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma sonucu elde edilen sigortalı hizmetlere ait olduğunun ve borçlanma sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin, ilgili geçmiş dönemine mal edilmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince bozmaya uyularak, davacı ve davalı vekillerinin istinaf istemlerinin esastan reddine dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Eldeki davada ise, Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş olan, taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan kabulüne ve ilk derece mahkemesinin verdiği kararının kaldırılması ile esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine ilişkin kararın, Dairemiz ilamı ile bozulduğu anlaşılmakta olup, bozmaya uyulmuş olmakla, Bölge Adliye Mahkemesince, uyulan bozma ilamında yer alan açıklamalar dikkate alınarak ve işin esasına girilerek bir karar tesis edilmesi gerekir. Bu kapsamda, davacının borçlanma talebinin süresinde ve geçerli olduğunun, 15.06.2016 tarihli ödemenin 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma sonucu elde edilen sigortalı hizmetlere ait olduğunun tespiti ve borçlanma ile elde edilecek hizmetlerin 3201 sayılı Yasanın 5. maddesi hükümlerine uygun şekilde mal edilmesi gerektiği dikkate alınmalı ve işin esası bakımından yeniden bir karar tesisi gereği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulduktan sonra verdiği istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.