8. Hukuk Dairesi 2016/381 E. , 2016/1724 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, borçlu aleyhine başlatılan takip nedeniyle haciz için gidildiğinde, ticari işletmenin “İris Mermer” olarak isim değiştirdiğini ve 3. bir kişiye devredildiğini öğrendiklerini, haczin yapıldığını, 3. kişinin istihkak iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı 3. kişi vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; haczin borçlunun işyeri adresinde yapıldığı, 3. kişi İris Mermer Yapı Malzemeleri Ltd. Şti. lehine haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddiasına ilişkin sunulan faturaların tek başına mülkiyet iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, davalı 3. kişi Şirket yetkilisinin sözlü beyanı davacı tarafından istihkak iddiası olarak değerlendirilerek, iş bu dava açılmış ise de, usulüne uygun bir istihkak iddiası olmaması nedeniyle takibin durmadığı, davacı alacaklının, takibin devam etmekte olması nedeniyle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, ancak kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği değerlendirildiğinde, HMK 298/2 maddesi gereğince çelişki oluşmaması gerektiğinden davacı alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile, üçüncü kişi Şirketin istihkak iddiasının reddine, icra takibinin devamına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklı tarafından İİK’nun 99. vd. maddesi uyarınca istihkak iddiasının reddi talebiyle açılmıştır.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygunolması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
Bu minvalde, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nun 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece gerekçe bölümünde, Turhal İcra Müdürlüğü"nün 2013/1578 takip sayılı dosyasında, usulüne uygun bir istihkak iddiası olmaması nedeniyle, takibin devam etmekte olduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirtilmiş, hüküm fıkrasında ise davacı alacaklı vekilinin talebinin kabulü ile, üçüncü kişi Şirketin istihkak iddiasının reddine, icra takibinin devamına karar verilmiştir.
Bu durum karşısında, hüküm ile gerekçenin çelişik olması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Kabule göre de; kural olarak, istihkak davasında borçlunun davalı gösterilmesi için 3. kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmış olması gerekir. Borçlunun İİK’nun 96/1. maddesi uyarınca davayı açan 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunması veya haciz sırasında hazır bulunmasına karşın 3. kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmaması ya da İİK’nun 96/2. maddesi gereği yokluğunda yapılan 3. kişinin istihkak iddiası kendisine bildirilmesine rağmen verilen 3 günlük süre içinde itiraz etmemesi durumunda istihkak davasında davalı gösterilmesine gerek yoktur. Çünkü bu durumda borçlu istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103.maddesi uyarınca tebliğ işlemi de kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığı anlaşılamaz. Bu kapsamda; Mahkemece, borçluya yöntemince çıkartılacak açıklamalı davetiye ile davaya katılma olanağı sağlanması, duruşmaları takip etmesi halinde, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenmesi, varsa delilleri de toplanarak yargılamaya devam edilmesi gerekir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle kararın İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.