
Esas No: 2019/73
Karar No: 2021/215
Karar Tarihi: 08.04.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/73 Esas 2021/215 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/73 Esas
KARAR NO : 2021/215
DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/02/2019
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ... ... ve ... ...'ın davalı şirkette sırasıyla %10 ve %15 oranında hissedar olduklarını, davalı şirketin genel kurullarını üçer veya daha fazla yıllık halinde yapmayı alışkanlık haline getirdiğini ve buna ilişkin kendisine gönderilen ihtarnamelere olumsuz yanıt verdiğini, .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan dava neticesinde genel kurul yapılabildiğini, davalı şirketin 2003 yılından bu yana şirketin diğer ortaklarına kar paylarını dağıtmaktan imtina ettiğini, müvekkillerince .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/... Esas sayılı dosyası ile kar paylarının dağıtımı hususunda, 2017/... Esas sayılı dosyası ile genel kurul kararlarının iptaline ilişkin dava ikame edildiğini, anılan dosyalarda yargılamanın devam ettiğini ancak bilirkişi raporu ile müvekkillerinin kar payı alacaklarının tespit edildiğini, 15/11/2018 tarihinde gerçekleştirilen genel kurula müvekkili ... ...ı temsilen Av. ... ...'ün, ... ...'ı temsilen ise Av. ...'nun katıldığını, genel kurul kararlarına ilişkin muhalefet şerhlerinin genel kurul tutanağına dercedildiğini, yazılı olarak da genel kurul başkanlığına teslim edildiğini, genel kurulda alınan tüm kararların tamamının iyiniyete, ahlaka, usule ve yasaya açıkça aykırılık içerdiğini, genel kurulun 2 ve 3 nolu kararlarında 2016 ve 2017 yıllarına ait Yönetim Kurulunca hazırlanan faaliyet raporu ve bilanço kar zarar hesaplarının müvekkillerinin muhalefetlerine rağmen oy çokluğu ile kabul edildiğini, işbu kararların şirket zararına sebep olacak şekilde ve gerçeğe aykırı olarak tutulan hesaplara, bilançolara binaen alındığını, bu nedenle alınan 2, 3 ve 9 nolu kararların iptalinin gerektiğini, 2016 hesap döneminde bilanço verilerine göre net kar 131.236,32 TL iken, 2017 hesap döneminde net karın 2702,42 TL'ye düşmesinin, banka kredilerinin 1.210.396,23 TL'ye yükselmesi ve 2017 hesap döneminde kasada 1.850.076,56 TL görünmesine ve ortaklardan 268.495,83 TL alacak bulunmasına rağmen kardaki bu düşüşün ve hesapların incelenerek bu durumun açıklığa kavuşturulması gerektiğini, bilanço, kar-zarar hesapları ve faaliyet raporlarındaki uygunsuzlukların tespiti sonucunda genel kurul toplantısında özel denetçi atanmasının müvekkillerince talep edildiğini, genel kurulca 9 nolu karar ile oyçokluğu ile talebin reddine karar verildiğini, denetim raporunun da davalı şirketin uzun yıllardır mali müşavirliğini yapan Nejla Yenilmez tarafından hazırlandığını, raporun tarafsız bir şekilde hazırlanması mümkün olmadığı gibi denetime elverişli olmadığını ve bu rapor ile bilançolar doğrultusunda yönetim kurulunun da denetçinin de ibra edilemeyeceğinin ortada olduğunu, 15/11/2018 tarihli genel kurulun 5.maddesi kapsamında yönetim kurulunun ibrasına geçildiğini, yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibrasına karar verildiğini, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin toplam hissesinin %53e tekabül ettiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi haklarındaki ibraya katılamayacağı ve bu şekilde yapılan ibranın geçersiz olacağının TTK'nın oydan yoksunluk başlıklı 436. maddesi ile belli olduğunu, altsoy ve üstsoyun da oylamaya katılamayacağının aynı maddede düzenlendiğini, yönetim kurulu üyesi ...'ın babası ve 1000 adet hissesi olan Harun ...'ın da ibra oylamasına katılamayacağı gibi yönetim kurulu başkanı Ali ...'ın oğlu olan ... ...'ın da oylamaya katılmasının mümkün olmadığını, ibra oylamasına yönetim kurulu üyelerinin alt ve üst soylarının katılamayacağı tespitinde %53+7=60% oranındaki hissenin ibra için oy kullanamayacağını, yönetim kurulu üyelerinin ibrası hususunda geriye kalan %40 oranındaki hisselerin sahipleri arasında yapılacak oylamanın esas alınması gerektiğini, %25 oy hakkına sahip müvekkilleri yönetim kurulunu ibra etmediğinden geriye kalan %1515 oranındaki ibra yönündeki oyun da yasa ile öngörülen oyçokluğu oranını teşkil etmediğini, bu nedenlerle 5 nolu genel kurul kararının yasaya, usule ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, iptalinin gerektiğini beyanla 15/11/2018 tarihli 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin genel kurulda verilen; müvekkillerinin genel kurul divan heyetinde temsil edilmelerine ilişkin taleplerinin reddi ve divan heyeti seçilmesi hakkındaki 1 nolu genel kurul kararının yasaya ve usule aykırı olması sebebi ile iptaline, 2016 ve 2017 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun oy çokluğu ile kabul edilmesine ilişkin 2 nolu genel kurul kararının iptaline, 2016 - 2017 takvim yılı bilançosu ve kar zarar hesaplarının oy çokluğu ile kabul edilmesine ilişkin 3 nolu genel kurul kararının iptaline, 2016-2017 yıllarına ait denetçi raporunun oy çokluğu ile kabulüne ilişkin 4 nolu genel kurul kararı ile şirket denetçiliğine 3 yıl süre ile yine aynı denetçinin atanmasına ilişkin 7 nolu kararın yasaya, usule ve iyiniyete aykırı olması sebebi ile iptaline, 2016-2017 yılları çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olarak müvekkillerinin ibra etmemesine karşın her nasılsa oy birliği ile verilen genel kurul 5 nolu kararının yasaya ve usule aykırı olması, hesapların bilançoların ve ilgili hesapların gerçeği yansıtmaması sebebi ile şirketin zarara uğratılması sebebi ile iptaline, yönetim kurulu seçimine ilişkin 6 nolu ve yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 395 ve 396. maddeleri kapsamında faaliyet gösterme yetkisi tanınmasına ilişkin 8 nolu kararın iptaline, özel denetçi atanmasına ve müvekkillerinin müstehak olduğu kar paylarının dağıtılmasına ilişkin taleplerinin oy çokluğu ile reddedilmesine ilişkin tanzim olunan 9 nolu kararının iptaline, şirket ortaklarına verilen borçların ve 1.850.076,56 TL kasa mevcudunun fiktif olduğu beyanı ile düzeltmeye tabi tutulmasının diğer paydaşlara örtülü bir kar payı dağıtımı niteliğinde olup olmadığının gerekli yöntemler uygulanarak ve diğer paydaşların şahsi hesapları kontrol edilmek sureti ile, 2014-2015-2016-2017 yıllarında şirket kasasında gösterilerek 2018 fiktif olduğu beyan edilen 1.850.076,56 TL tutarındaki kasa mevcudunun ve şirket ortaklarına verilen borçlar ile şirkette faal olmaları engellenen müvekkillerinin dışındaki diğer ortakların şahsi banka hesapları ile bağlantılı yapılan aktarmalar da incelenerek bilançoların gerçeği yansıtmadığı hususunda gerekli incelemelerin yapılması, diğer şirket ortaklarının 2015 ve devamı yıllardaki banka hesaplarının yanında üzerlerine kayıt edilen gayrimenkullerin ve araçların tespiti, 2015-2016-2017 yıllarına ilişkin olarak davalı şirketçe kullanılan logo muhasebe sistemi kayıtlarının incelenmesi, 2017 yılında kanunen kabul edilmeyen 101.787,96 TL tutarında ve 2016 yılında kanunen kabul edilmeyen 24.776,68 TL tutarındaki giderlerin incelenmesi, 2016 hesap döneminde bilanço verilerine göre net kar 131.236,32 TL iken, 2017 hesap döneminde net karın 2702,42 TL'ye düşmesinin, banka kredilerinin 1.210.396,23 TL'ye yükselmesi ve 2017 hesap döneminde kasada 1.850.076,56 TL görünmesine ve ortaklardan 268.495,83 TL alacak bulunmasına rağmen kardaki bu düşüşün ve hesapların incelenerek bu durumun açıklığa kavuşturulması için özel denetçi atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 26/12/1984 tarihinde kurulmuş, tekstil alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, şirket ortaklarının kardeş ve kardeş çocuklarından oluştuğu bir aile şirketi olduğunu, davacıların müvekkili şirkete %25 ortak olduğunu, son 10 yıldır 3 yılda bir genel kurul yapıldığını, davacıların bahsettiği davalar halen derdest olup yargılamalarının devam ettiğini, davacıların 2016-2017 yılı genel kurulu yapılmasını talep ettiklerini, noter kanalı ile ihtar gönderdiklerini, sonrasında da genel kurul yapıldığını beyan ettiklerini, TTK'da şirketlerin faaliyet döneminin sona ermesinden itibaren üç ay içinde olağan genel kurul toplantısının yapılmasının öngörüldüğünü, bu bir zorunluluk olarak öngörülmemiş olup genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulunun görev süresi içerisinde ana sözleşme ve yasada belirtilen süreler içerisinde genel kurul yapılabildiğini, İptali istenilen dava konusu olan 2016-2017 yılı genel kurulunun, yönetim kurulu tarafından alınan ve yönetim kurulu tarafından belirlenen gündem konuları ile sınırlı olmak üzere yapıldığını, davacı tarafın gündemde olmayan ve genel kurulda karar alınmayan bir hususun iptalini istediğini, özel denetçi ataması taleplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, özel denetçi atanmasının talep edilebilmesi için TTK'nın 437/1. maddesi ile ön koşul olarak bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış olmasının gerektiğini, davacılar tarafından yasal koşullar oluşmadan söz konusu talebin ileri sürüldüğünü, 2016-2017 yılı genel kurul yapılmasına ilişkin kararda ve gündem maddesinde kar dağıtımına ilişkin bir gündem olmadığı gibi yapılan genel kurul toplantısında da kar dağıtımına veya kar dağıtılmamasına ilişkin bir karar alınmadığını, davacı tarafın gündemde olmayan ve karar alınmayan bir hususun iptalini istediğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki kar hesaplamasına ilişkin beyanlarını da kabul etmediklerini, 2018 yılı itibariyle kasa hesabında görülen 1.850.076,56 TL'nin gerçekte olmayan fiktif bir hesap olduğunu, ülkemizdeki çoğu şirkette bu durumun mevcut olduğunu, durumu davacı tarafta bildirdiklerini, Maliye Bakanlığı'nın bu gibi durumların düzeltilmesi için af mahiyetinde bir kanun (7143 Sayılı Kanun) çıkardığını, davalı müvekkili şirketin bu yasadan faydalanarak kasa hesabını düzelttiğini, divan oluşumunun genel kurula katılan mevcut ortakların oy çokluğu ile yasal nisaplar içinde seçildiğini, davacı tarafın itirazlarının bir hukuki değerinin olmadığını, davacı tarafın genel kurul toplantısında geçmiş yıllara ilişkin kar payı dağıtımı yapılmasını istediğini ancak genel kurulun bu şekilde bir gündemi olmadığı için değerlendirmeye alınmadığını, davacı tarafın yönetim kurulunun ibrasına muhalif olduklarını ve mevcut yasal oranlarda ibranın gerçekleşmediğimi iddia ettiğini ancak yönetim kurulunun yasalarda öngörülen çoğunluk ile ibra edildiğini, yönetim kurulu ibrasının usul ve yasalara uygun olarak yasada öngörülen oylama ve oy çoğunluğu ile yapıldığını, kanuna aykırı herhangi bir durum olmadığını, genel kurul toplantısında alınan kararların ticaret sicilince onaylandığını ve ilan edildiğini, alınan kararlardaki oy nisaplarında herhangi bir yasaya aykırı durum olsaydı genel kurul kararlarının tescilinin söz konusu olamayacağını, müvekkili şirketin 2016-2017 yılı olağan genel kurul toplantısı ve bugüne kadar yapılan tüm genel kurul toplantılarının usul ve yasalara uygun olarak ana sözleşmede belirtilen biçimde yapıldığını beyanla davacı tarafın hukuki mesnetten yoksun, haksız olan bu davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı TTK’nın 445. maddesi hükmüne dayalı olarak davalı şirketin genel kurulunca 15/11/2018 tarihli, 2016-2017 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 1,2,3,4,5,6,7 ve 8 nolu kararların iptali ile TTK'nın 439. maddesi uyarınca davalı şirkete özel denetçi atanması talebine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunu'nun 445. maddesi; " 446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler." hükmünü içermektedir.
Dava, 07/02/2019 tarihinde açılmış olup, 6102 Sayılı TTK’nın 445. maddesi hükmünde öngörülen ve hak düşürücü nitelikteki 3 aylık süre içinde açıldığı kabul edilmiştir. Davalı şirketin dava tarihi itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı yasal ikametgahının (şirket merkezi- ... sokak, ... Han No: ... /Fatih/İstanbul) Mahkememizin yargı yetkisinin bulunduğu idari sınırlar içinde kaldığı saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde HMK'nın 14/2 ve 6102 Sayılı TTK'nın 445. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir.
Davacıların davalı şirketin hissedarı oldukları, iptali istenen 2016-2017 yılları olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; davaya konu ve iptali istenen kararların ayrı ayrı görüşülerek oylandığı, davacılar temsilcilerinin, iptali istenen kararlara karşı red oyu kullandıkları, toplantı tutanağına muhalefet şerhlerini yazarak imzaladıkları ve TTK'nın 445. maddesi atfı ile 446. maddesinde sayılan kişilerden oldukları anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davalı şirketin sicil dosyası, ana sözleşmesi ve iptali istenen genel kurul toplantısında alınan karar örneği ile hazirun cetveli dosyaya alınmıştır. Dosya içeriği deliller ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 15/11/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalı şirketin bir yandan banka kredisi kullanırken bir yandan da kasada yüksek tutarda bir meblağ bulundurduğunu, kasada bulunan bu rakamın fiktif olduğunu, dava konusu genel kurulun, divan heyetinin seçilmesi ve divan heyetine yetki verilmesine dair 1 ve 2 nolu kararlarının iptalinin gerekmediğini, gündemin davalı şirketin 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunması ve karara bağlanmasına ilişkin 3 nolu kararının; bu madde genel kurul tarafından oylanarak, karar alınabilecek bir konuda olmadığından ve genel kurulun yetkisi kapsamında blunmadığından butlanının gerektiğini, 4 nolu kararın mali incelemeler uyarınca iptalinin gerektiğini, denetçi raporunun okunması ve oylanmasına ilişkin 5 nolu kararın; denetçinin zorunlu organ ve davalı şirketin bağımsız denetime tabi olmaması sebebiyle butlanının gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 6 nolu karar yönünden, 3000 adet hissenin ibra yönünde olumlu oy kullanması nedeniyle karar nisabına uyulduğu ve kararın iptalinin gerekmediğini, bilançoların gerçeği yansıtmaması nedeniyle ibranın da yapılamayacağı hususunda takdirin Mahkememize ait olduğunu, denetçi zorunlu organ olmadığından genel kurulca ibra da edilemeyeceğini, bu nedenle 6 nolu kararın denetçinin ibrasına ilişkin kısmının butlanının gerektiğini, gündemin yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 7 nolu kararının iptalini gerektiren bir husus olmadığını, genel kurulca denetçi seçilmesi mümkün olmadığından 7 nolu kararın bu kısmının butlanının gerektiğini, gündemin 8. maddesinin görüşülmesi sırasında davacıların özel denetçi atanması talebinde bulunduklarını, özel denetim talebinin gündemde olmasa bile pay sahibi tarafından istenebileceğini ancak özel denetim talebinin kabul edilmesi için ön koşul olan bilgi alma ve inceleme hakkının kullanıldığı yönünde dosyada belgeye rastlanılmadığını, bu nedenle özel denetçi talebinin reddinin kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşımadığını, sonuç olarak tutanakta 9 nolu olan kararın iptalinin gerekmediğini, yönetim kurulu üyelerinin TTK'nın 395 ve 396. maddelerinde belirtilen hususlarda faaliyette bulunmalarına izin verilmesine dair genel kurul gündeminde bir madde olmadığını, gündeme bağlılık ilkesi gereği bu kararın iptalinin gerektiğini tespit ve mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 24/06/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda heyet; kök rapordaki tespitlerinin geçerli olduğunu, özel denetçi atanması bakımından ön koşul olan bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması gerektiğini, genel kurul tutanağındaki ifadelerden bilgi alma ve inceleme hakkının, hangi konular ve kapsamda kullanıldığının net olarak tespit edilemediğini, bu nedenle kök rapordaki görüşlerinin geçerli olduğunu ancak davacıların genel kuruldan önce davalı şirkete ihtarname gönderdikleri, genel kurul tutanağında belirtilen ifadelerin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında olduğu, genel kurulda bu iddiaların hiçbirisine cevap verilmediği hususları bir arada değerlendirildiğinde ve bilgi alma ve inceleme hakkının kullanıldığının kabulü halinde gündemin 8 nolu kararının iptali ile özel denetçi atanması hususunda takdirin Mahkememize ait olduğunu beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davalı şirketin 2016-2017 yılı olağan genel kurul toplantısının 15/11/2018 tarihinde yapıldığı, gündemin 1 nolu maddesi ile divan heyetinin seçilmesinin görüşüldüğü, oy çokluğu ile divan başkanlığına ..., oy toplama memurluğuna ..., yazmanlığa ...'ın seçildiği, gündemin 2 nolu maddesi ile genel kurul tutanaklarının imzalanması için divan heyetine oy çokluğu ile yetki verildiği, genel kurul toplantısını yönetecek olan başkan ve yardımcısının şirket ana sözleşmesi ile belirlenmemiş olması karşısında genel kurul tarafından seçilecekleri (Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik madde 14) ve davacıların divan heyetine seçilmemiş olmalarının söz konusu kararı yasa, sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı hale getirmeyeceği gibi usulüne uygun şekilde seçilmiş divan heyetine tutanakların imzalanması hususunda yetki verilmesinde de anılan yönde bir aykırılık olmadığından 1 ve 2 nolu kararların iptali talebi reddedilmiştir.
Gündemin 3 nolu maddesi ile; 2016 ve 2017 yılı çalışma dönemine ait yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunarak oy çokluğu ile karara bağlandığı anlaşılmıştır. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik'in, olağan genel kurulun toplantısının gündeminde yer alan hususları düzenleyen 13/1-b maddesi uyarınca, olağan genel kurul toplantısında ancak yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresinin söz konusu olabileceği, TTK'nın 408/1. maddesi uyarınca anonim şirket genel kurulunun kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alabileceği ve 408/2. maddesi ile alabileceği ve aynı zamanda devredilemez görev ve yetkileri kapsamında olan kararların sayıldığı, yönetim kurulu faaliyet raporunun oylamaya sunulması ve kabulü yönünde karar alınmasının kanunen genel kurulun yetkisi kapsamında olmadığı, yine davalı şirketin Genel Kurulun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönergesi'nde de bu hususta bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle alınan kararın TTK'nın genel kurul kararlarının butlanını düzenleyen 447/1-c maddesi uyarınca anonim şirketin temel yapısına aykırı bir karar olmakla batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Gündemin 4. maddesi ile 2016-2017 yılı bilanço-kar/zarar hesaplarının okunduğu, müzakere edildiği ve oy çokluğu ile kabulüne karar verildiği, yapılan mali inceleme sonucunda onaylanan raporda kasa hesabı bakiyelerinin fiili durumu yansıtmadığının tespit edildiği, kasa mevcudunun fiktif olduğunun davalı şirketçe de kabul edildiği, ortaklar hesabında gösterilen ortaklardan alacaklar hesabındaki bakiyelerin şirkete iade edilmeyerek Maliye Bakanlığı tarafından vergi affı kapsamında çıkarılan kanun ile muhasebesel olarak düzeltildiği, buna göre faaliyet raporunun mutlak şekilde doğru ve finansal yapıyı eksiksiz şekilde yansıtan bir rapor olmaması nedeniyle kabulüne ilişkin alınan gündemin 4 nolu kararının iptaline karar verilmiştir.
Gündemin 5. maddesi ile denetçi raporunun okunduğu, müzakere edildiği ve oy çokluğu ile kabul edildiği, 6102 sayılı TTK'da denetçinin zorunlu organ olarak kabul edilmediği, davalı şirketin bağımsız denetime de tabi olmadığı, TTK'nın 408/1. maddesi uyarınca anonim şirket genel kurulunun kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alabileceği ve 408/2. maddesi ile alabileceği ve aynı zamanda devredilemez görev ve yetkileri kapsamında olan kararların sayıldığı, denetçi raporunun okunması ve oy birliği ile kabulü yönünde karar alınmasının kanunen genel kurulun yetkisi kapsamında olmadığı, bu nedenle alınan kararın TTK'nın genel kurul kararlarının butlanını düzenleyen 447/1-c maddesi uyarınca anonim şirketin temel yapısına aykırı bir karar olduğu kanaatiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Gündemin 6. maddesi ile yönetim kurulu ile denetçinin ibrasının görüşüldüğü ve oy çokluğu ile ibralarına karar verildiği, 6102 sayılı TTK'da denetçinin zorunlu organ olarak kabul edilmediği, davalı şirketin bağımsız denetime de tabi olmadığı, TTK'nın 408/1. maddesi uyarınca anonim şirket genel kurulunun kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alabileceği ve 408/2. maddesi ile alabileceği ve aynı zamanda devredilemez görev ve yetkileri kapsamında olan kararların sayıldığı, zorunlu olmayan organın ibrası yönünde karar alınmasının kanunen genel kurulun yetkisi kapsamında olmadığı, bu nedenle 6 nolu kararın denetçinin ibrasına ilişkin kısmının TTK'nın genel kurul kararlarının butlanını düzenleyen 447/1-c maddesi uyarınca anonim şirketin temel yapısına aykırı bir karar olduğu kanaatine varıldığından batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararın yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kısmı yönünden ise; TTK’nın 436/2 maddesi uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları, davalı şirketin 15/11/2018 tarihli genel kuruluna tüm hissedarların katıldığı, her ne kadar davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri ... , ... ve ... kendilerinin ve birbirlerinin ibralarında oy kullanmamışlar ve davacıların olumsuz 2500 oyuna karşın 3000 olumlu oy ile TTK'nın 418/2. maddesindeki nisaba uygun olarak yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibrasına karar verilmiş ise de, yönetim kurulunun ibrasının dayandığı faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığı ve iptali gerektiğinden böyle bir rapora bağlı olarak alınan yönetim kurulunun ibrasına yönelik kararın da aynı sonuca tabi olduğu kanaatine varılarak iptaline karar verilmiştir.
Gündemin 7. maddesi ile davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğine 3 yıl süre ile görev yapmak üzere ..., ..., ..., ... ve ...'ın oy çokluğu ile seçilmelerine ve şirket denetçiliğine 3 yıl süre ile görev yapmak üzere ... 'ün oy çokluğu ile seçilmesine karar verildiği, 6102 sayılı TTK'da denetçinin zorunlu organ olarak kabul edilmediği, davalı şirketin bağımsız denetime de tabi olmadığı, TTK'nın 408/1. maddesi uyarınca anonim şirket genel kurulunun kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hallerde karar alabileceği ve 408/2. maddesi ile alabileceği ve aynı zamanda devredilemez görev ve yetkileri kapsamında olan kararların sayıldığı, zorunlu organ olmamasına rağmen denetçi seçilmesinin kanunen genel kurulun yetkisi kapsamında olmadığı, bu nedenle 7 nolu kararın denetçinin seçilmesine ilişkin kısmının TTK'nın genel kurul kararlarının butlanını düzenleyen 447/1-c maddesi uyarınca anonim şirketin temel yapısına aykırı bir karar olduğu kanaatiyle batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir. Kararın yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kısmı yönünden ise; TTK'nın 359. maddesi ile yönetim kurulu üyeliğine seçilecek gerçek kişiler yönünden tam ehliyetli olma dışında bir şart öngörülmediği gibi ibra edilmeyen yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmeleri hususu da bir engel olarak düzenlenmediği için kararın iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Gündemin 8. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin TTK'nın 395 ve 396. maddeleri uyarınca belirtilen hususlarda faaliyette bulunmalarına oy çokluğu ile karar verildiği, söz konusu maddenin genel kurulun gündeminde yer almamasına rağmen görüşülüp karara bağlandığı, TTK'nın 413/2.maddesi uyarınca gündemde bulunmayan konuların genel kurulda müzakere edilerek karara bağlanmasının mümkün olmadığı, bu nedenle alınan kararın kanuna aykırı olduğu ve TTK'nın 445. maddesi uyarınca iptali gerektiği, her ne kadar toplantı tutanağının bu madde ile ilgili kısmında davacıların muhalefet şerhi bulunmasa da TTK'nın 446/1-b maddesi uyarınca muhalefet şerhinin aranmayacağı kanaatine varıldığından kararın iptaline karar verilmiştir.
Davacıların özel denetçi tayini talepleri yönünden yapılan değerlendirmede; TTK'nın 438. maddesi, "Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir." 439. maddesi "Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir." hükmü uyarınca, davacıların 15/11/2018 tarihli genel kurulda, 2016 hesap dönemine göre 2017 hesap yılında net karın düşmesi, banka kredilerinin yükselmesi, ortaklardan alacak olması ve kasada yüksek bir meblağ görünmesine rağmen ortaklara kar payı dağıtılmamasının ve şirket yöneticilerin kayıt dışı işlem yapıp yapmadıklarının açıklığa kavuşturulması hususunda özel denetçi atanmasının talep edildiği, talebin oy çokluğu ile reddine karar verildiği, genel kuruldan önce davalı şirkete gönderilen 14/09/2018 tarihli Noter ihtarnamesi ile de, sürekli olarak öz varlık tutarına göre kayden karda görünen şirketin kar payı dağıtımından neden imtina ettiğinin netleştirilebilmesi ve şirkete ait kooperatif gayrimenkullerinin neden gelir getirici şekilde değerlendirilmediği hususunun aydınlatılması için özel denetim yapılmasının talep edildiği, davalı şirket tarafından anılan ihtarnameye cevap verilmediği, TTK'nın 438. maddesi uyarınca daha önce bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmış sayılabilmesi için, şirkete belirli olayların açıklığa kavuşturulması ve pay sahipliği haklarının kullanılması için gerekli olan soruların yöneltilmesi gerektiği, davacılar tarafından gerek gönderilen ihtarnamede gerekse genel kurulda davalı şirketten doğrudan ve özellikle kar payı dağıtılmamasının sebebinin ortaya konması yönünden özel denetçi tayin edilmesinin talep edildiği, davalı şirketten herhangi bir açıklama talep edilmediği, bu nedenle bilgi alma hakkının kullanıldığının kabul edilemeyeceği, kaldı ki özel denetçi atanması talebinin dayanağı olan kar payı dağıtılmaması hususunda davacılar tarafından açılmış bir dava olduğu ve bu dava sırasında mali bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı, başka bir dava yolu ile elde edilebilecek bir sonuç yönünden azınlık pay sahiplerine tanınmış ve ancak elzem durumlarda kullanılması murad edilen bu hakkın kullanılmasının mümkün olmadığı, bu nedenlerle özel denetçi tayin edilmesi şartlarının somut davada oluşmadığı kanaatine varıldığından talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulüne, davalı ... ... Anonim Şirketi'nin 15/11/2018 tarihli ve 2016-2017 yılı Genel Kurulu'nda alınan gündemin; 4 ve 8 nolu kararları ile 6 nolu kararının Yönetim Kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kısmının İPTALİNE,
3 ve 5 nolu kararları ile 6 nolu kararının denetçinin ibrasına ilişkin kısmı ve 7 nolu kararının denetçi seçimine ilişkin kısmının batıl olduğunun tespitine,
1, 2 ve 7 nolu kararın Yönetim Kurulu üyelerinin seçimine ilişkin kısmı yönünden istemin reddine,
2-Davacıların özel denetçi tayini taleplerinin reddine,
3-Karar ve ilam harcı 59,30 TL'den peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 14,90 TL'nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 2.300 TL bilirkişi ücreti, 250 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.550 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı (2/3) üzerinden hesaplanan 1.700 TL ile ilk harç 88,80 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.800 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın 1 nolu bendi yönünden tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık , 2 nolu bendi yönünden kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021
Başkan ...
E-imza
Üye ...
E-imza
Üye ...
E-imza
Katip ...
E-imza
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.