
Esas No: 2022/3671
Karar No: 2022/12708
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/3671 Esas 2022/12708 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Sanık hakkında hakaret ve kasten yaralama suçlarından dava açılmıştır. 3. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın bazı suçlardan beraatına ve bazılarında cezalandırılmasına karar vermiştir. Ancak mahkeme kararının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği ve kanun yolu açıklamasının yanıltıcı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, hükümlerin açıklanması kararının hukuki değerden yoksun olduğu ve kanun yararına bozma incelemesine konu edilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 86/2, 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 (2 kez) ve 52.; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 231/5, 253/3 ve 254/1.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve kasten yaralama suçlarından sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 (2 kez) ve 52. (2 kez) maddeleri gereğince 2,000.00 Türk lirası ve 2,180.00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetime tabi tutulmasına dair, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 15/05/2017 tarihli ve 2016/885 esas, 2017/439 sayılı kararının 13/06/2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 05/10/2018 tarihinde kasten işlediği suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükümlerin açıklanarak 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 (2 kez) ve 52. (2 kez) maddeleri gereğince 2,000.00 Türk lirası ve 2,180.00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 04/03/2021 tarihli ve 2019/926 esas, 2021/284 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
"Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15/12/2017 tarihli ve 2017/19084 esas, 2017/28185 karar sayılı ilâmında; " ..Sanığa isnat edilen suçların, CMK'nın 253/3. maddesi kapsamında birlikte işlendiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Çözülmesi gereken sorun, hüküm kurulurken uzlaştırma kapsamında olmayan suçtan beraate hükmolunması halinde, sübutunda sorun olmayan ve müstakilen uzlaştırma kapsamında olan suçla ilgili nasıl bir yol izleneceğidir....Yapılan yargılama neticesinde ise, sanığın kamu görevlisine hakaret suçundan beraatine hükmolunup, mercii kararından ve kanun yararına bozma talebinden önce kesinleşmesi nedeniyle bu suçun işlendiğinden bahsedilemeyeceği için, sair tehdit suçu yönünden de uzlaştırmaya engel olan CMK'nın 253/3. maddesinin uygulanma olanağı kalmayacak ve bu suç yönünden CMK'nın 254. maddesi gereğince uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerekecektir." şeklinde açıklamalara yer verildiği, bu bağlamda hüküm kurulurken uzlaştırma kapsamında olmayan suçtan beraate hükmolunması hâlinde, uzlaştırma kapsamında bulunan suç yönünden dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilebileceği, bu durumun ise ihsası rey olarak nitelendirilmeyeceği,
Somut olayda; sanığın üzerine atılı bulunan ve uzlaşmaya engel olan silahla tehdit suçu bakımından beraat kararı verilmiş olması ve basit yaralama ile hakaret suçları yönünden uzlaştırmaya engel olan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/3. maddesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemenin uygulama olanağının kalmamış olması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 254/1. maddesindeki “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarıncabasit yaralama ve hakaret suçları bakımından uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 23/11/2021
gün ve 94660652-105-38-20446-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede;
... 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/05/2017 tarih, 2016/885 esas, 2017/439 sayılı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, sanık ...'ün yüzünde, katılanlardan ...'in ise yokluğunda verildiği, anılan kararın adı geçen katılanın duruşmada bildirdiği MERNİS adresine, öncelikle Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi gereğince tebliği, mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, doğrudan anılan Kanun'un 21/2. maddesine göre gerçekleştirilen tebliğ işleminin usulsüz olduğu, yine Anayasanın 40/2, CMK’nın 34/2 ve 232/6. maddeleri gereğince, kararda başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve şeklinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği halde, kanun yolu açıklamasına ilişkin hüküm fıkrasında, kanun yoluna başvuru süresinin, “tefhim” tarihinden itibaren başlayacağının belirtilmesi yerine, “tefhim ve tebliğ" tarihinden başlayacağının açıklandığı ve bu suretle sanığın kanun yoluna başvuru süresinin başlangıç tarihi konusunda yanıltıldığı, gerekçeli kararın da kendisine tebliğ edilmediği, bu nedenle hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararının usulünce kesinleşmediğinin ve denetim süresinin de başlamadığının anlaşılması karşısında, daha önce açıklanması geri bırakılan hükümlerin açıklanması kararının hukuki değerden yoksun olduğu, bu nedenle kanun yararına bozma incelemesine konu edilebilecek bir karar ya da hüküm bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede yer alan düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.