
Esas No: 2018/4595
Karar No: 2019/1361
Karar Tarihi: 26.02.2019
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/4595 Esas 2019/1361 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2018 tarih ve 2018/4595 sayılı yazısı ile,
Terör örgütü propagandası yapmak suçundan suça sürüklenen çocuk ...’in 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 43, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına dair Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2017/139 esas, 2017/495 kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2017/895 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1- Kayden 24.01.2001 doğumlu olan suça sürüklenen çocuğun suçun işlendiği 22/11/2014 tarihi itibariyle 15 yaşını tamamlamamış olduğu gözetilerek, atılı suça ilişkin işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin, diğer bir ifadeyle ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, farik mümeyyiz olmadığının tespiti halinde suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanunun 31/2. maddesine göre sadece güvenlik tedbirine hükmolunabileceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar tesisinde,
2- Kayden 24.01.2001 doğumlu olup, suçun işlendiği 22.11.2014 tarihinde 15 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31/2. maddesi yerine 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayininde,
İsabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19.10.2018 gün ve 94660652-105-21-6567-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY
06.01.2017 tarihinde saat 20:35 sularında, 112 acil binasına doğru, 1.60-1.65 boylarında birinin üzerine mavi, diğer iki şahsın üzerine ise siyah ve lacivert kapşon ve mont bulunduğu belirtilen 3 şahsın, AKP İl binası önünde yer alan uygulama noktasındaki güvenlik kuvvetlerine el yapımı patlayıcı madde ile saldırı gerçekleştirerek kaçtıklarına dair yapılan anons üzerine kolluk kuvvetlerince, verilen eşkallere uyan üzerinde lacivert kapşonlu elbise ile hakkında 2016/15451 sayılı soruşturma kapsamında yakalama kararı bulunduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuk ile birlikte, üzerinde yeşil kapşonlu elbise bulunan ..., siyah kapşonlu elbise bulunan ... isimli, diğer suça sürüklenen çocuklar ile birlikte yakalandığı ve yapılan üst aramalarında da suç eşyası bulunmadığı belirtilen;
23.01.2017 tarihli 2017-32 sayılı İl Emniyet Müdürlüğü yazısı ile de yapılan açık kaynak araştırmasında, 22.01.2017 tarihinde örgüte müzahir sözde haber sitesinde saldırının birimlerince yapıldığı, ölü ve yaralıların olduğunun belirtildiğinin tespit edildiği bildirilen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/923 sayılı soruşturmasında hakkında işlem yapılan;
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının suç tarihinin 13.01.2016 olarak belirtilen, 30.01.2017 tarih, 2017/170 sayılı kararı ile aynı eylem olması nedeni ile aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan bahisle 2017/923 sayılı soruşturma dosyası ile birleştirilmesine karar verilen, 04.01.2017 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan hakkında yakalama emri düzenlenen 2016/15451 sayılı soruşturma evrakı kapsamında; 28.11.2016 tarihli açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen 22 Kasım 2014 ve 09 Aralık 2013 tarihli paylaşımlar ile ... isimli örgüt mensubu ile ilgili paylaşımlarda bulunduğu belirtilen;
Bu kapsamda tanzim edilen tutanak kapsamındaki resim ve bilgilerin incelenmesinde; profil fotoğraflarında zafer işareti yaptığı resminin bulunduğu, adında "(...) ... adının yazılı olduğu, 22 Kasım 2014 tarihinde Kendal Maniş- Marşa Rojava (Destama Kobani) videosunun paylaşıldığı, video ekran resimlerinin PKK ve YPG silahlı terör örgütünün sembollerini taşıdığı, 9 Aralık 2013 tarihinde By Nefes adlı profil aracılığıyla ... Welateme Kurdistane-2013 Bynefes -Deniz (Kürtçe-Türkçe) videosunu paylaştığı, ekran görüntülerinde YPG, HPG, KCK, PKK adları ile terör örgütü mensuplarına ait resimlerin yer aldığı; yine 10 Kasım tarihinde ... adlı kullanıcının suça sürüklenen çocuğun profilini birlikte olduğunu belirterek Hendek operasyonları sırasında etkisiz hale getirilen ... (Kod) ... isimli örgüt mensubunun resminin yer aldığı, intikamı alıncak kanın yerde kalmıycak seni vuran alcaklardan elbet hesap sorulcak şeklindeki yazılarında bulunduğu paylaşımlarında etiketlendiği, video içeriklerine yönelik bir çözümün dosya kapsamında bulunmadığı Dairemizce yapılan incelemeden anlaşılan;
Örgüte yönelik yapılan operasyonlar sonucunda 15.01.2016 tarihinde yakalanan, yargılama sürecinde ise 23.06.2017 tarihli tutanakta 12.11.2015 tarihinde örgüt tarafından kaçırıldığından adresinde bulunamadığı belirtildiğinden 18.07.2017 tarihli kapalı duruşmada verilen karar ile de tanık olarak dinlenilmesinden vazgeçilen; ayrıca Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/168 esas ve 2017/220 karar sayılı 13.04.2017 tarihli kesinleşme şerhi bulunmayan ilamından da PKK/KONGRAGEL terör örgütü mensuplarınca muhbir olduğundan bahisle 64 gün süre ile kaçırıldığından mağdur sıfatı ile davasının bulunduğu anlaşılan ..."nın, tanık sıfatı ile yaptığı fotoğraf teşhisinde zorla alıkonulduğu evin dış kısmında elinde Uzi marka silah ile nöbet tutarken gördüğünü,
Gizli Tanık Şahin 2016"nın ise 12.01.2016 tarihli ifadesinde ve fotoğraf teşhisinde, örgütün gençlik yapılanması içerisinde yer aldığını ve metruk bir evde elinde Uzi marka silah ile nöbet tutarken gördüğünü; yargılama sırasında 12.07.2017 tarihli duruşmada da teşhisini ve ifadesini doğruladığını beyan ettikleri anlaşılan, Gizli Tanık ... 2016 ve Tanık ..."nın ifadelerine ve teşhisleri ile belirtilen 28.11.2016 tarihli açık kaynak araştırma tutanağındaki paylaşımlarına istinaden hakkında soruşturma başlatıldığı anlaşılan,
Yakalandığında hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçundan Çocuk Suçları Soruşturma bürosunda 2016/15451 sayılı soruşturma dosyasından arama kaydının bulunduğu ayrıca Çocuk Şube Müdürlüğü arşivi incelendiğinde 11.11.2015 tarihinde terör örgütü adına eylem ve faaliyette bulunmak ve 20.06.2016 tarihinde motorsiklet hırsızlığı suçlarından kaydı bulunduğu 09.01.2017 tarihli tutanakta belirtilen; adli sicil ve arşiv kaydının ise bulunmadığı anlaşılan;
2017/923 sayılı soruşturma dosyası kapsamında, 06.01.2017 tarihinde gözaltına alınmasına müteakip, 09.01.2017 tarihinde Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/7 sayılı sorgusu ile 5237 sayılı Yasanın 314/2 maddesi sevki ile hakkında tutuklama kararı verilen;
Bu süreçteki ifadelerinde özetle; patlamanın olduğu saatte birlikte yakalandıkları ... ve ... ile amcasının berber dükkanında olduğunu, duydukları ses üzerine Mekke Camiine doğru giderken polislerin kendilerini aldıklarını beyan eden,
Birlikte yakalandığı diğer suça sürüklenen çocuklardan ..."ın berberde iken duydukları ses üzerine dışarı çıkmalarına müteakip evlerine giderken Mekke Camisinin orada polislerce alındıklarını;
23.12.2015 tarihinde Huzerevleri mahallesi civarında bir apartmanın arkasında bulunan el yapımı patlayıcıda yer alan bantta parmak izine rastlanılan suça sürüklenen çocuk ..."ün ise; 01.06.2017 tarihli mahkeme sorgusunda suça sürüklenen çocuk ile ilgili bir beyanı olmadığı halde parmak izinin el yapımı patlayıcıda çıkmasına yönelik olay kapsamında suça sürüklenen çocuk ile ara sokakta iken gördüğü poşetin içerisinde ne olduğunu merak ederek eline almasına müteakip cam bomba olduğu anlayınca geri bıraktığını, iddiaya konu olay ile ilgili olarak suça sürüklenen diğer çocuklar ile aynı yönde ifade verdiği;
07.01.2017 tarihli ihbarda adı geçen ve hakkında 07.04.2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen Şaban Kaçar"ı ise tanımadığını beyan ettiği anlaşılan;
Emniyet Genel Müdürlüğü Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 11.01.2017 tarih ve 17-00310 sayılı raporunda alınan svap örneklerinde, giysilerinde ve bulgularda patlayıcı madde kalıntısına rastlanılmadığı, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri inceleme Şube Müdürlüğünün 10.01.2017 tarihli 2017/65 sayılı uzmanlık raporunda ise metal parçalar ile bant parçalarında vücut izine rastlanılmadığı ve DNA analiz raporunda da veri kayıtlarına rastlanılmadığı belirtilen;
Kayden 24.01.2001 doğumlu olan suça sürüklenen çocuk ... hakkında, suç tarihi 06.01.2017 olarak belirtilmek sureti ile; tanık ... ile Gizli Tanık Şahin 2016"nın beyanları ve açık kaynak araştırma tutanağı kapsamında kullanıcısı olduğu belirtilen facebook sayfasında örgüt mensubu kişilerin görüntüleri ile telsiz konuşmalarının da yer aldığı Kendal Maniş Marşa Rojava isimli görüntü ile sözde örgüt lideri Abdullah Öcalan ile örgüt mensuplarının görüntülerinin yer aldığı Welateme isimli görüntüleri paylaştığı belirtilmek sureti ile 5237 sayılı Yasanın 314/2, 174/1-2, 31, 63, 3713 sayılı Kanunun 7/2 ve ÇKK"nun 5. maddesi uyarınca cezalandırılması istemi ile 2017/923 soruşturma, 2017/78 numaralı 11.04.2017 tarihli iddianamesi ile Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davasının açıldığı anlaşılan,
Dosya içerisinde alınan Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/36 esas ve 2016/430 sayılı 17.11.2016 tarihli kararı ile; suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak, İş ve Çalışma Hürriyetinin ihlali, Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçlarından, örgüt çağrıları doğrultusunda 11.11.2015 tarihinde huzurevleri mahallesinde bulunan esnafları kepenk kapatmaları için tehdit ettikleri iddiası ile suça sürüklenen diğer çocuklar İbrahim ve Veysel ile birlikte hakkında açılan kamu davasında, gerekçeli kararda belirtilmemiş ise de dosya içerisinde yer alan belgeler arasında yer alan raporlarda, 01.12.2015 tarihli Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinin psikiyatri kanaat raporunda işlediği iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmemiş olduğunu belirtir tıbbi rapor ile 12.02.2016 tarihli D.Ü.T.F Çocuk Psikiyatri A.D nin muayenesinde iddia edilen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmiş olduğunun belirtildiği raporun Dicle Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı"na gönderilmesi sureti ile hazırlanan 22.02.2016 tarihli raporda silahlı terör örgütüne üye olma, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak ve tehdit suçlarına ilişkin olarak suç tarihi itibari ile fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmiş olduğunun oybirliği ile belirtildiği, 30.06.2016 tarihli Sosyal İnceleme Raporunda hakkında 5395 sayılı Yasa kapsamında danışmanlık ve eğitim tedbiri ile ailesine nakdi yardım yapılmasının uygun olacağı bildirilen, atılı suçlara yönelik kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesi ile de CMK"nın 223/2e maddesi uyarınca beraatine karar verilerek, temyiz edilmeden 25.11.2016 tarihinde kesinleşen dosyanın sanığı olduğu görünen;
Suça sürüklenen çocuk ile birlikte yakalanan ..."ün parmak izine rastlanıldığı belirtilen 23.12.2015 tarihinde ele geçen bulgularda, parmak izine rastlanılan, 18.07.2017 tarihli duruşmada da tanık olarak dinlenen, suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan yargılamaya ilişkin celp edilen Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.11.2016 tarihli 2016/93 esas ve 2016/393 sayılı kararına konu dosya kapsamında ve beyanlarında hakkında beyan veya bilginin bulunmadığı;
02.09.2015 tarihinde Huzurevleri mahallesinde yer alan Telekom Müşteri hizmetleri binasına molotof atılması olayı kapsamında tanzim edilen uzmanlık raporlarında naylon poşet üzerinde parmak izine rastlanılan, 09.01.2016 tarihinde de el yapımı patlayıcı madde atmak ve yol kapatmak eylemlerinde bulunan gruba yapılan müdahale sonrasında yakalanması akabinde hakkında hazırlanan iddianame kapsamında Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/236 esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda 14.02.2017 tarihli 2017/283 sayılı karar ile cezalandırılmasına karar verilen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/352 esas ve 2017/367 sayılı 14.03.2017 tarihli kararı ile 02.09.2015 tarihli olaya yönelik hükümlerin bozulması sonrasında terör örgütü üyesi olmadığı halde örgüt adına suç işleme suçundan cezalandırılmasına karar verilen ve istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği görünen; birlikte yakalandığı suça sürüklenen çocuk ... ile ilgili dosya kapsamında hakkında bir beyan veya bilginin yer almadığı anlaşılan,
27.06.2017 tarihli tutanak ile suça sürüklenen çocukların olay tarihinde bulundukları berber dükkanı, yakalandıkları yer, ikamet adresleri ile patlamanın meydana geldiği yer arasındaki mesafelere yönelik araştırma yapılarak bildirildiği görülen,
07.06.2016 havale tarihli Sosyal İnceleme raporunda edinilen izlenimlerden hareketle doğru ve yanlışı ayırt edebilecek olgunlukta olduğunun gözlemlendiği, silahlı terör örgütüne üye olma ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme eylemlerinin suç olduğunu bildiğini ancak davaya konu olayla alakasının olmadığını ifade ettiği belirtilerek danışmanlık tedbiri uygulanması ile ailesine nakdi yardımda bulunulmasına yönelik tedbir uygulanması kanaati bildirilen,
Mahkemece 01.06.2017 tarihinde yapılan sorgusunda atılı suçlamaları kabul etmeyerek amcasının berber dükkanında çalıştığını, önceki ifadelerini tekrar ettiğini, patlama sesinden sonra dışarı çıkıp baktıklarını ve yemek için gittiklerinde polislerce ... ve ... ile birlikte iken alındıklarını, Sur"da çatışmalara katılmadığını, Antalya "ya gidip geldiğini, tanık ..."ı tanımadığını, Gizli tanığa ve tanık ..."a gösterilen resimlerin aynı olduğunu, karakolda çekildiğini,facebook hesabınının kendisine ait olduğunu ancak uzun zamandır girmediğini, paylaşım yapmadığını başkalarının yaptığını özetle beyan ederek ve CMK"nun 231/5 maddesinin uygulanmasını kabul ettiği, ayrıca TCK"nın 220/6 ve 314/3 yollaması ile 314/2, 3173 sayılı Yasanın 7/2 maddesi ile TCK"nın 31/3, 43 maddeleri uyarınca ek savunma hakkı verildiği görünen,
18.07.2017 tarihinde iddia makamının mütalaasında 06.01.2017 tarihinde meydana gelen eylem ile ilgili delil elde edilemediğinden beraatine, facebook paylaşım sitesinde yer alan paylaşımları nedeni ile 3713 sayılı Yasanın 7/2.2 cümle, TCK"nın 43/1, 31/3 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilen,
18.07.2017 tarihinde tahliyesine karar verilen,
Duruşma zabıtlarından kapalı yargılama yapıldığı ve hükmün de kapalı olarak yapılan duruşma sonucunda açıklandığı görülen yargılama sonucunda; 2017/139 esas ve 2017/495 sayılı 28.11.2017 tarihli, silahlı terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmak veya el değiştirme suçlarından istinaf edilmeden 06.12.2017 tarihinde kesinleştiği belirtilen karar ile; 06.01.2017 tarihli olay kapsamında kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK"nın 223/2 e maddesi uyarınca beraatine, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan ise suç tarihinde 15-18 yaş grubu içerisinde olduğu ve sabıkasız olduğu, suç işleme hususundaki eğilimleri nazara alındığında tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaate varıldığı belirtilerek, 3713 sayılı Yasanın 7/2, 2 cümlesi, TCK"nın 43/1, 31/3, 62 maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 15 gün hapis cezasının CMK"nun 231/5 maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, 5395 sayılı Yasanın 23 maddesi uyarınca 3 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına,denetim süresi içerisinde herhangi bir yükümlülük yüklenmesine yer olmadığına dair 28.11.2017 tarihinde suça sürüklenen çocuğun ve müdafiinin yüzüne karşı itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında;
Müdafiince 04.12.2017 tarihli dilekçesi ile özetle facebook paylaşımlarının müvekkilince yapılmadığı, yakalanmadan uzun bir süre önce şifresini çaldırması nedeni ile aktif olarak belirtilen hesabını kullanmadığı, fotoğrafların başkaları tarafından paylaşıldığı, müvekkilinin etiketlendiği videoların paylaşıldığı tarihlerde 12 yaşında olduğu, bu nedenle paylaşmış olsa dahi bu suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığının belli olmadığı,cezai ehliyetinin bulunmadığı, mahkemece yeterince araştırma yapılamadan karar verildiği, Yargıtay içtihatları kapsamında suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince yeterli delil bulunmadığı hususu gözetilmeden ceza verildiğinden bahisle, Ankara Nöbetçi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı kararının kaldırılarak beraatine karar verilmesine yönelik itirazda bulunduğu,
Ankara 1 Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhuriyet savcısının itirazın reddine dair karar verilmesine yönelik mütalaası da alınmak sureti ile dosya üzerinde yapmış olduğu inceleme sonucunda; 27.12.2017 tarihli 2017/897 değişik iş sayılı kararı ile itiraz yasa yoluna tabi olan karar kapsamında, kanun yolunda veya başvuru merciinde yanılmanın hakkı ortadan kaldırmayacağı belirtilerek suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz talebinin itiraz kabul edilerek inceleme yapıldığı belirtilmek sureti ile "suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında CMK"nun 231/5-6 maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunduğu, esasa ilişkin itirazların ise yerinde olmadığı anlaşılmakla suça sürüklenen çocuk müdafinin itirazlarının reddine" kesin olarak oybirliği ile karar verildiği, kararla ilgili olarak 27.12.2017 tarihinde kesinleştiğine dair 09.01.2018 tarihli kesinleşme şerhinin ve tali karar fişinin tanzim edildiği, belirtilen kararın 10.01.2018 tarihinde suça sürüklenen çocuk müdafiine tebliğ edildiği, 02.02.2018 tarihli dilekçesi ile suça sürüklenen çocuk müdafiinin CMK"nın 308 maddesi uyarınca kesin karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI
Suça sürüklenen çocuk hakkında açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen basın yoluyla terör örgütünün propagandasını yapmak suçunun suç tarihindeki yaş grubu da dikkate alınarak yasal unsurlarının oluşup oluşmadığı ve eksik araştırma ve hatalı uygulama yapılmak sureti ile fazla ceza tayin edilip edilmediği noktasındadır.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konuyla ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
TANIMLAR Madde 6 -....
b) Çocuk deyiminden; henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi
MADDE 31 -Yaş küçüklüğü
(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) (Değişik fıkra: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik fıkra: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
MADDE 185
(1) Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 231 – ...
(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
5395 SAYILI KANUN
Tanımlar Madde 3- ...
a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi;
2. Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu,
Temel ilkeler
Madde 4- (1) Bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla;
a) Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması,
b) Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,
c) Çocuk ve ailesinin herhangi bir nedenle ayrımcılığa tâbi tutulmaması,
d) Çocuk ve ailesi bilgilendirilmek suretiyle karar sürecine katılımlarının sağlanması,
e) Çocuğun, ailesinin, ilgililerin, kamu kurumlarının ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmaları,
f) İnsan haklarına dayalı, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenmesi,
g) Soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi,
h) Kararların alınmasında ve uygulanmasında, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun eğitimini ve öğrenimini, kişiliğini ve toplumsal sorumluluğunu geliştirmesinin desteklenmesi,
i) Çocuklar hakkında özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ile hapis cezasına en son çare olarak başvurulması,
j) Tedbir kararı verilirken kurumda bakım ve kurumda tutmanın son çare olarak görülmesi, kararların verilmesinde ve uygulanmasında toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması,
k) Çocukların bakılıp gözetildiği, tedbir kararlarının uygulandığı kurumlarda yetişkinlerden ayrı tutulmaları,
l) Çocuklar hakkında yürütülen işlemlerde, yargılama ve kararların yerine getirilmesinde kimliğinin başkaları tarafından belirlenememesine yönelik önlemler alınması, İlkeleri gözetilir.
Çocuklara özgü güvenlik tedbiri
Madde 11- (1) Bu Kanunda düzenlenen koruyucu ve destekleyici tedbirler, suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından, çocuklara özgü güvenlik tedbiri olarak anlaşılır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 23- (Değişik: 6/12/2006-5560/40 md.)
(1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır.
3713 SAYILI KANUN
Terör örgütleri
Madde 7 – (Değişik: 29/6/2006-5532/6 md.)
Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
(Değişik ikinci fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) (Mülga: 27/3/2015-6638/10 md.)
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.
(Ek fıkra: 11/4/2013-6459/8 md.) Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu, işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımlanan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.
ÇOCUK KORUMA KANUNUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN USÛL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
Sosyal inceleme talebi, yaptırılması ve değerlendirilmesi
MADDE 20 – ...
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.
(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralardaki hâllerde, hâkim veya mahkeme, sosyal inceleme raporu ile birlikte çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin belirlenebilmesi amacıyla adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimden görüş alır.
(7) Mahkeme veya çocuk hâkimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması hâlinde, gerekçesi kararda gösterilir
Sosyal inceleme raporları
MADDE 21 –
(2) Raporda çocuğun işlediği fiille ilgili olarak hukukî anlam ve sonuçları kavrayabilme ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığı hakkında sonuç değerlendirmesinde bulunulmaz.
(3) Sosyal inceleme raporu, suça sürüklenmiş çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde yapılacak işlemler
MADDE 27 – (1) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ancak bir yükümlülük belirlenmeyen ve denetim altına alınmasına karar verilmeyen çocuklar ile ilgili kararlar, talî karar fişi düzenlenerek sisteme kaydedilmek üzere Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gönderilir.
(2) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde mahkemece denetim süresi içinde; denetimli serbestlik tedbiri olarak yükümlülük belirlenen veya denetim altına alma kararı verilen ya da yükümlülük belirlenerek denetim altına alma kararı verilen çocuğa ilişkin mahkeme kararı Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Cumhuriyet başsavcılığınca denetimli serbestlik genel defterine kaydedildikten sonra şube müdürlüğü veya büroya iletilir. Şube müdürlüğü veya büro bu kararı çocukların denetimine ilişkin deftere kaydettikten sonra çocuğun ailesi veya kanunî temsilcisine on gün içinde çocuk ile birlikte şube müdürlüğü veya büroya başvurması için bildirim yapar. Bu süre içinde başvurulmaması hâlinde defterdeki kayıt kapatılarak durum Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla mahkemeye bildirilir. Bu süre içinde başvurulması hâlinde karar aşağıda belirtilen usûl ve esaslar kapsamında yerine getirilir:
a) Mahkemece sadece yükümlülük belirlenmesi hâlinde bu yükümlülük 20/12/2005 tarihli ve 26029 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinde belirtilen usûl ve esaslar çerçevesinde yerine getirilir.
b) Mahkemece sadece denetim altına alma kararı verilmesi hâlinde bu karar bu Yönetmeliğin 24 ve 25 inci maddeleri gereğince yerine getirir.
c) Mahkemece yükümlülük ile birlikte denetim altına alma kararı verilmesi hâlinde bu karar (a) ve (b) bentlerine göre yerine getirilir.
(3) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararlar, talî karar fişi düzenlenerek sisteme kaydedilmek üzere Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne gönderilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, kanunun kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine ilişkin maddelerinde belirtilen amaçlar için kullanılabilir.
İncelenen somut olayda;
24.01.2001 doğumlu olan ve adli sicil ve arşiv kaydı bulunmayan ve 06.01.2017 tarihinde yakalanan suça sürüklenen çocuk hakkında,
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2017 tarihli 2017/78 numaralı iddianamesi ile araştırma raporuna göre facebook sosyal paylaşım sitesinden farklı zamanlarda PKK/KCK terör örgütünü övücü paylaşımlarda bulunduğunun tespit edildiği belirtilmek sureti ile Terörle Mücadele Kanunu 7/2, Türk Ceza Kanunu 31, 63, ÇKK 5 sevk maddeleri uyarınca, suç tarihi 06.01.2017 olarak belirtilmek sureti ile cezalandırılması istemi ile açılarak Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/139 esasına kayden yürütülen kamu davasında;
01.06.2017 tarihli duruşmada 3713 sayılı Yasanın 7/2,2.cümle ve TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen CMK"nın 226 maddesi gereğince ek savunma hakkı ve süresi verilerek,
01.06.2017 tarihinde yapılan ve müdafiinin de hazır bulunduğu duruşmada 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinin uygulanmasını kabul ettiğini beyan eden suça sürüklenen çocuk hakkında,
18.07.2017 tarihli duruşmada iddia makamının örgüt propagandası yapmak suçunu zincirleme olarak işlediği anlaşıldığından eylemine uyan 3713 sayılı TMK"nın 7/2, 2. cümle, TCK"nın 43/1, 31/3 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına yönelik mütalaası doğrultusunda;
28.11.2017 tarihinde verilen karar ile 3713 sayılı Yasanın 7/2. ve 2. cümle, TCK"nın 43/1, 31/3, 62, 63 maddeleri uygulanmak sureti suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olduğu belirtilerek, hükmedilen 1 yıl 15 gün hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik suça sürüklenen çocuk müdafiince yapılan itirazın Ankara 1 Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli 2017/897 değişik iş sayılı kararı ile CMK"nın 231/5-6 maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunduğu, esasa ilişkin itirazların ise yerinde olmadığı belirtilerek itirazın reddine karar verildiği,
28.11.2016 tarihli açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen facebook sayfasından 9 Aralık 2013 tarihinde By Nefes adlı profil aracılığıyla ... Welateme Kurdistane-2013 Bynefes-Deniz (Kürtçe-Türkçe) videosunu paylaştığı tarihte 12 yaşını doldurmuş, 13 yaşından 10 ay 15 gün almış olduğu, 22 Kasım 2014 tarihinde Kendal Maniş-Marşa Rojava (Destama Kobani) videosunun paylaşıldığı tarihte 13 yaşını doldurmuş 14 yaşından 9 ay 28 gün almış olduğu anlaşılan ve bu nedenle de kabule göre 22.11.2014 tarihinde 12-15 yaş grubu içerisinde yer aldığı açıkça anlaşılan;
06.06.2017 teslim tarihli Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme suçları belirtilmek sureti ile hazırlanan sosyal inceleme raporunun bulunduğu ancak suç tarihi itibari ile atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olup olmadığı konusunda uzman hekimden rapor alınmadığı, gerekçeli kararda da bir değerlendirmenin bulunmadığı anlaşılan dosya kapsamında;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2018 tarih ve 2018/4595 sayılı yazısında belirtilen hususlarda hukuka aykırılıklar görülmüş ise de;
Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438-2012/141 sy. 10.5.2011 tarih 6-80-90 sy, 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy, 15.6.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.6.2009 tarih 9- 30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak, kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tesbiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulama kesin hükmün otoritesini sarsmakla kalmaz, hukukun abesle iştigal etmemek kuralını da yıpratır. Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez. Esasen hukuki değer taşımayan kararlar da kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenemez. Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yoluna bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir
Maddi olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden ya da eksik soruşturma yapıldığından bahisle kanun yararına başvurma imkanı bulunmamaktadır (Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 06.10.2010 tarih, 25731-27609 sy, 27.01.2010 tarih 53798-1580 sy. kararları vb.)
Bu kapsamda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün, 2012/10-534 E. ve 2013/15 K. sayılı itiraz merciinin; şartlara ilişkin değerlendirmenin yanı sıra, usul ve esas yönünden inceleme yapacağına dair kararı ile Dairemizce de kabul edilen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih, 2009/4-13 E. ve 2009/12 K. sayılı kararı ile 29.06.2010 tarih 2010/11-70 E ve 2010/159 sayılı kararları gözetilerek;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında da vurgulandığı üzere “koşullu bir düşme kararı” niteliğine haiz, 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinde sınırlı olarak sayılan hükümler arasında da yer almaması ve yasanın açık düzenlemesi gereği itiraz kanun yoluna tabi tutulan,
İtiraz incelemesinin 231. maddenin 5-14. fıkraları kapsamında suça ve sanığa ilişkin koşulların var olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılması; hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların maddenin uygulanma koşullarını değiştirmediği sürece itiraz merciince denetime konu edilmemesi gereken;
Hükmün açıklanması, davanın düşmesi veya hükmün açıklanarak yeni bir hüküm kurulması halinde istinaf veya temyiz edilebilme olanağına kavuşabilecek; bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağı bulunmayacağı, ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceği,
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde aleyhe bozma yasağının sadece davanın esasını çözümleyen hükümlerle sınırlı olarak kabul edilmesi nedeniyle 5271 sayılı Yasanın 5-14. fıkralarındaki koşullar kapsamında Kanun yararına bozmaya konu olabileceği,
Hükmün içeriğine yönelik hukuka aykırılıkların hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceği, aksi kabulün yasa yolu olarak temyiz kanun yolunu dahi yasaklayan kanun koyucunun iradesi ile çelişeceği,
Yasa koyucunun abesle iştigal etmeyeceği nazara alındığında, teknik olarak hukuken varlık kazanmayan hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan denetim süreci sonlanmadan, olağanüstü yasa yoluyla denetlenebileceğini kabul etmenin kanun yollarına hakim olan temel ilkelere açıkça aykırılık oluşturacağı gibi, olağanüstü bir yasayolu olan yasa yararına bozma kurumunun konuluş amacı ile de bağdaşmayacağı, ileride telafisi mümkün olmayan sorunlara da yol açabileceği,
Belirtilen hukuka aykırılıkların, maddenin uygulanma koşullarına yönelik olmamakla, hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektiren bu nedenle de “yasa yararına bozma” konusu yapılması olanaklı görülmeyen hususlara yönelik olduğu ve hüküm açıklandığında giderilebileceği değerlendirilmekle Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2017/139 esas, 2017/495 kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2017 tarihli ve 2017/895 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
V-SONUÇ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2018 tarih ve 2018/86630 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
Usuli işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 26.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.