8. Hukuk Dairesi 2014/25744 E. , 2016/16622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının açılmamış sayılmasına dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 08.05.2014 gün ve 22/380 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu 1449 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binayı vekil edeninin yaptığını açıklayarak sözkonusu muhdesatın aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişler ve duruşmalara katılmamışlardır.
Mahkemece, davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için 24.12.2013 ve 04.03.2014 tarihli celselerde süre verilmiş, tamamlamadığı gerekçesi ile Davanın Açılmamış Sayılmasına karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca davacı, dava harçlarını ödemek zorundadır. Anılan Kanun maddelerinde, harcın ödenmemesi halinde yargılamaya devam olunamayacağı ve müteakip işlemlerin yapılamayacağı öngörülmüştür. Dava açılırken peşin olarak ödenmesi gereken harcın eksik ödenmesi halinde, eksik harcın ne şekilde tamamlatılacağı 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; dava harçlarının eksik ödendiğinin yargılama sırasında anlaşılması halinde, yalnızca o celseye devam olunur ve davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için uygun bir mehil verilir. Harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam olunmaz. Mahkemece verilen süre içinde eksik harcın tamamlanmaması halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekir. Bu doğrultuda, dava dosyası hakkında öncelikle işlemden kaldırma kararı verilmesi, işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç ay içinde harç tamamlanarak dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceği gözetilmeden doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 94. maddesinde "Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez." hükmü düzenlenmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse Hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, yapılması gerektiği belirlenen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca Hâkim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
Eldeki dava, ortaklığın giderilmesi davasına konu 1449 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın tespitine ilişkindir.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre; muhdesat tespiti davalarında davalılar, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu malikleri ya da mirasçıları, davanın konusu (müddeabih) ise davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeridir (zemin bedeli hariç).
Mahkemece, 24.12.2013 ve 04.03.2014 tarihli celselerde davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için süre verilmiş ise de, yatırılması gereken harç miktarı az yukarıda açıklanan usule göre tespit edilecek dava değeri üzerinden hesap edilip açık bir şekilde ara karar altına alınarak davacıya bildirilmediğinden verilen sürelerin Kanunda öngörülen koşullara uygun bulunduğunun ve kesin sürenin hüküm ve sonuçlarını doğurduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde eksik harcın tamamlanması açısından usulüne uygun şekilde oluşturulacak ara karar ile süre verilmesi, kanuna uygun olarak verilen kesin süreye rağmen davacı tarafından eksik harcın tamamlanmaması halinde, dava dosyası hakkında öncelikle işlemden kaldırma kararı verilmesi, işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç ay içinde harç tamamlanarak dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi iken bu hususlar gözetilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-3 bendi gereğince Yargıtay Daire ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve 25.20 TL peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 07.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.