Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10397
Karar No: 2019/462
Karar Tarihi: 23.01.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/10397 Esas 2019/462 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/10397 E.  ,  2019/462 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacılar; ortak murisleri olan Nimet Bahşi’nin 31/07/2011 günü ikamet ettiği köyde elektrik trafosundaki arızayı onarmak ve kesik olan bir kısım elektriğin akışını sağlamak için elektrik direğine çıktığını, akabinde elektrik akımına kapılarak öldüğünü, olayda davalı idarenin kusurlu olduğu, murisin kusurunun olmadığını ileri sürerek, Gülistan için 30.000 TL manevi, 1.000 TL maddi, küçük ..., ..., ... için ayrı ayrı 20.000 TL manevi, 1.000 TL maddi olmak üzere toplam 94.000 TL tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; dava konusu olayın meydana gelmesinde kusurları olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilgili Yönetmelik gereğince alınması gereken tedbirlerin alınmadığı belirtilerek olayın meydana gelmesinde davalı idarenin %50, müteveffanın da %50 kusurlu olduğu gerekçesi ile tarafların kusur oranı, sosyo ekonomik durumu gözönüne alınarak ve oransal indirim yapılmayarak davacı ... için 6.000 TL, davacılar ..., ... ve ... için ayrı ayrı 4.000"er TL olmak üzere toplam 18.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ... için 42.313,56 TL maddi tazminatının 1.000 TL"sinin dava tarihinden, 41.313,56 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, ... için 3.709,63 TL maddi tazminatının 1.000 TL"sinin dava tarihinden, 2.709,63 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, ...
    için 5.829,04 TL maddi tazminatının 1.000 TL"sinin dava tarihinden, 4.829,04 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, ... için 9.479,14 TL maddi tazminatının 1.000 TL"sinin dava tarihinden, 8.479,14 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi hükmüne göre; hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; manevi tazminat miktarının tayini yönünden, meydana gelen olayın oluş şekli, biçimi, kusur oranı, ölenin yaşı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacı eş ve çocuklarda oluşturduğu üzüntü dikkate alındığında, davacıların manevi dünyalarında oluşan yıkımı, acıyı ve kederi bir nebze de olsa giderici ve hafifletici olması açısından, hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacı eş ve çocuklar için düşük miktarda manevi tazminatlara karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    3- Haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklarda hüküm altına alınan tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekmekte olup, davalıların bu hususta ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek bulunmamaktadır.
    Somut olayda; davacı tarafça dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi ile; haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilmiştir. Buna göre; hükmedilen tazminat miktarlarına haksız fiil tarihi olan 31.07.2011 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, tazminatın bir bölümü için dava bir bölümü için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bendde açıklanan nedenle temyiz eden davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi