
Esas No: 2020/2335
Karar No: 2022/107
Karar Tarihi: 20.01.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2335 Esas 2022/107 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2020/2335 E. , 2022/107 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2335
Karar No : 2022/107
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 16/01/2020 tarih ve E:2016/44825, K:2020/124 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 16/01/2020 tarih ve E:2016/44825, K:2020/124 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları ile davacının, bakılmakta olan dosya ile Dairelerinin E:2017/648 ve E:2018/3586 sayılı esasına kayıtlı dosyalarının birleştirilmesi talebi yerinde görülmemiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamından yapılan inceleme sonucunda anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından davacı hakkında düzenlenen "ByLock Tespit Tutanağı"ndan, davacının, ... GSM numarasından, ... IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasını yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer deliller yönünden, davacının, FETÖ'nün Adalet Bakanlığında ve HSK'da etkin olduğu dönemde, 'Adalet Bakanlığının Adli ve İdari Kapasitesinin Güçlendirilmesi Amacıyla Hâkimlerin Dil Eğitimi Projesi' kapsamında 2011-2012 yılları arasında (14 ay) yurt dışına dil eğitimine gönderildiğine ilişkin tespitin, davacı hakkındaki diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, meslekten çıkarma kararına karşı açılacak olan davalarda yetkili yargı yerinin belirsiz olması nedeniyle hak kaybına uğramamak için açtığı tarafları ve konusu aynı olan davalarının birleştirilmek suretiyle birlikte görülmesi talebinin reddedilmesinin usul ekonomisi ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğu, Daire kararının gerekçesiz olduğu, dava konusu işlemin tesisinden sonra ortaya konulan delillere dayanılarak hüküm kurulmasının usule aykırı olduğu, olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte kurallar getirilmesinin hukuka aykırı olduğu, bu KHK'lara istinaden işlem tesis edilmesinin hukuki güvenlik ve hukuk devleti ilkesini ihlal edeceği, öte yandan, hakkındaki inceleme ve soruşturmanın 2802 sayılı Kanun hükümlerine göre başlatılması nedeniyle soruşturmanın devamının da aynı Kanun hükümleri uyarınca yapılması gerektiği, bu kapsamda uyuşmazlığa olağanüstü hal rejiminin uygulanması gerektiğine dair iddiaların temelsiz olduğu, usulüne uygun savunma hakkı tanınmadan meslekten çıkarılmasının adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurduğu, aleyhine beyanda bulunan tanığın beyanlarının soyut ve gerçek dışı olduğu, ayrıca söz konusu tanığın kendisinin hazır bulunduğu bir duruşmada ifadelerinin tekrarlanmadığı, tanığa soru sorma ve tanığı sorgulama hakkı ile lehe olan tanık ifadelerinin, aleyhine olan tanık ifadeleriyle aynı şartlarda dinletme hakkının ihlal edildiği, kesinleşmemiş mahkumiyet kararının hükme esas alınması nedeniyle masumiyet karinesi ilkesinin ihlal edildiği, ByLock uygulamasını indirmediği ve kullanmadığı, ByLock tespit tutanağında ID numarası ve kullanıcı adının tespit edilemediği, bu durumda bu tutanağın delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, öte yandan örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğu, gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığı ve ByLock kullanımının her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespit edildiği şartları sağlanmadığından anılan delilin hükme esas alınamayacağı, aynı eylem sebebiyle bir kişi hakkında iki ayrı yargılama yapılmaması gerektiğinden verilen kararın söz konusu kurala aykırı olduğu, yurt dışında dil eğitimine gönderilmesi yönünden adı geçen örgütle irtibat ve iltisaka yönelik destekleyici bir unsur olarak kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, dava konusu işlemin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu, bu işlemle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde belirtilen bağımsız mahkeme ilkesinin, 8. maddesindeki özel hayata saygı hakkının; öte yandan, irtibat ve iltisak kavramlarının kanunda tanımlanmaması nedeniyle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, şeref ve itibara saygı hakkının, ayrımcılık yasağının, eğitim hakkının, mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafından 27/10/2016 tarihinde dava açıldıktan sonra 07/12/2016 tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunulmak suretiyle, dava konusu meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali talebinin yanında, anılan karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı kararın iptali ile yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuş ise de, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasında yer alan, "Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." düzenlemesi uyarınca, idari yargıda ıslah müessesinin, tam yargı davalarında belirtilen miktarla sınırlı olmak üzere kullanılabileceği, öte yandan aynı düzenlemede yer alan kural uyarınca, dava dilekçesinde belirtilen talebin verilecek ikinci dilekçelerle genişletilmesi mümkün olmadığından, davacının anılan talebinin iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında dikkate alınamayacağı açık olup, bu kapsamda davacının ıslah talebinin yerinde ve usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 16/01/2020 tarih ve E:2016/44825, K:2020/124 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 20/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.