11. Hukuk Dairesi 2018/4031 E. , 2020/1198 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/11/2017 tarih ve 2014/1200 E. - 2017/866 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 11/07/2018 tarih ve 2018/132 E. - 2018/742 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 11.02.2020 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket nezdinde yat sigorta poliçesi ile sigortalı 1987 yapımı ABD ... isimli yatın bağlı bulunduğu Marmaris Limanında meydana gelen fırtına sebebiyle 28/01/2007 tarihinde hasarlandığını ve kullanılamaz hale geldiğini, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/208 esas sayılı dava dosyasında 50.000,00 TL asıl alacağa hükmedildiğini, faizi ile birlikte 27/07/2012 tarihinde 107.729,45 TL tahsil ettiklerini, teknenin tamiri için limana gidildiğini, teklif alındığını, ancak teknenin artık öldüğünü, kullanılamaz hale geldiğinin beyan edildiğini, davanın uzun bir süre devam etmesi sebebiyle teknenin yapım maliyetinin arttığını, faiz tahsil edilmiş ise de davanın uzaması sebebiyle tahsil edilen faizin müvekkilinin zararını karşılamadığını, dolayısıyla faizle karşılanmayan munzam zararlarının bulunduğunu, teknenin yaklaşık 5 yıl 4 ay karada kaldığını, bakım maliyeti ile tamir masrafının arttığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla tahsil edilen faizin teknenin tamir masraflarını karşılamadığından, şimdilik 5.000TL olmak üzere oluşan munzam zararın bilirkişi tarafından tespiti ile bu miktarın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu talebin zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini,yapılan ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği munzam zararı somut olarak ispat etmek zorunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından talep edilen munzam zararın ancak fiili ödeme tarihindeki gerçek zarar ile tahsil edilen faizli tutar arasındaki farktan ibaret olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi, tüm dosya kapsamına göre; tazminat ödeme tarihi olan 2012 itibariyle aşkın zararın bulunduğu hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı, hasardan sonra davacının tekneyi tümüyle terk ettiği, gerekli bakımları yapmadığı, hasar bedelinin geç ödenmesi teknenin mevcut halinin korunması için bakımın yapılmasına engel teşkil etmeyeceği, bu şekilde bakım yapma görevinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; HMK m.353/1.b.1. uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, zarar gören yat için yat sigorta poliçesi kapsamında talep edilen tazminatın geç ödenmesi ve bu süreçte artan tamir masrafları nedeniyle faizle karşılanamayan zararların tazmini istemine ilişkindir. Davacıya ait yat 2007 yılında hasarlanmış, poliçe kapsamında davalı yanca 27.07.2012 tarihinde tazminat ödenmiştir. Davacı taraf işbu davada, 27.07.2012 tarihinde yapılan ödemenin yatın tamiri için yetersiz olduğunu ileri sürmüş ancak yatın bu tarih itibariyle tamir masraflarına dair bir tespit yaptırmamıştır. 30.09.2014 tarihli tespit raporunda ise, artık yatın onarılmasının mümkün olmadığı, denize inme ve yüzme olasılığının bulunmadığı yönünde tespitlere yer verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacının zararını ispat edemediği ve yatın maliki olarak gerekli bakımları yapmadığından yatın mevcut halini koruyamadığı, davacının yatı terkettiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Bölge Adliye Mahkemesi"nce de kabul görmüş ve davacının istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Ancak, taraflar arasında düzenlenen sigorta poliçesi zarar sigortası niteliğinde olup, dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere sigortalı mal üzerinde hasar gerçekleşmiştir. Gerçekleşen hasar nedeniyle davacının tazminat talep etme hakkı vardır. Davacı taraf, hasar tarihi ile tazminatın ödenme tarihi arasında sürede yatın tamir masraflarının arttığını yapılan ödeme ve faizi ile karşılanamayan munzam zararı olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda mahkemece, hasarlı yatın 27.07.2012 tarihi itibariyle tamir edilebilmesi için gereken tutarın piyasa rayiç fiyatlarına göre tespiti ile davacıya ödenen tazminatın karşılaştırılıp değerlendirilmesi suretiyle davacının munzam zararının mevcut olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.