8. Hukuk Dairesi 2016/20542 E. , 2016/17219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Terkin
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve terkin davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, davalı adına kayıtlı ... parsel sayılı taşınmazın 17.938,78 m²"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını açıklayarak, bu kısmın tapusunun iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine, ... parsel sayılı taşınmazın 10.05.2016 tarihli harita bilirkişisinin raporu ekindeki krokide A harfi ile gösterilen ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 16.833,51 m²"lik kısmının davalı adına olan tapusunun iptali ile kıyıya terkine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Türk Medeni Kanunu"nun 715 ve 999. maddelerine dayalı olarak açılmış tapu kaydının iptali ile sicilden terkini isteğine ilişkindir.
Anayasanın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 5. maddesine göre kıyılar; Devlet"in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. 4.madde hükmüne göre Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi, Kıyı Kenar çizgisi: Kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınır, Kıyı ise: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır. TMK"nun 999.maddesine göre de; özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz, tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.
-//-
Uyuşmazlığın bu niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü"nden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita ... sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 4.maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanunun 5 ve 9.maddeleri ile ... sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanunun 9/2.maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. İdarenin söz konusu çalışmalarını yok saymakta doğru olmaz.
İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.06.2003 gün ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde İdarece ... tarihinde onaylanan kıyı kenar çizgisinin bulunduğu, buna ilişkin evrakların dosya içerisine alındığı, ... tarihli fen bilirkişi raporu içeriğinden İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisine göre dava konusu parselin 17.938,78 m² kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, ... tarihli fen bilirkişi raporunda ise ... tarihli raporu sunan jeoloji mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulunca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre anılan parselin 16.833,51 m² kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının bildirildiği, ancak İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisi ile jeolog bilirkişi kurulu tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin sebebinin açıklığa kavuşturulmadığı görülmektedir. Bundan ayrı, dava konusu parsele ilişkin tapu kaydı dosya içerisinde bulunmakta ise de, anılan taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösteren tapu kayıtları getirtilip incelenmeden sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, Mahkemece, dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösteren tapu kayıtlarının getirtilerek incelenmesi, jeoloji mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle İdarece belirlenen kıyı kenar çizgisi ile jeolog bilirkişi kurulunca belirlenen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin sebebinin açıklığa kavuşturulması, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
-//-
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.