7. Hukuk Dairesi 2014/19553 E. , 2015/8359 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2-Davacı vekili davacının davalıya işyerinde çalışırken fazla mesai yaptığını ancak ücretinin ödenmediğini iddia ederek fazla mesai ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 13.05.2013 tarihli ilamı ile özetle ve sonuç olarak, “...Somut olayda, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının fazla çalışması karşılığı bordro karşılığının düzenlenen bodrolarda tahakkuk yapılarak ödendiği sabittir. Bordrolarda ihtirazi kayıt bulunmamaktadır. Bu durumda bordronun aksi ancak yazılı belgeyle ispatlanabilir. Bölge Çalışma Müdürlüğü raporu dinlenilen kişilerin beyanları esas alınarak düzenlendiğinden yazılı belge niteliği taşımadığı halde bu raporun yazılı belge niteliği taşıdığı gerekçesiyle imzalı bordroların düzenlendiği aylarla ilgili hesaplama yapılarak bordro ile yapılan ödemeler mahsup edilerek alacağın hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
Bilirkişi 8+8 saat nöbet tutulan günler açısından 3 gün nöbet tutulan günlerde 8 saatten 24 saat ve 5 gün nöbet tutulan günlerde 8 saatten 40 saat olmak üzere toplam 64 saat fazla çalışma hesaplamıştır. Yapılan hesaplamada ara dinlenme sürelerinin dikkate alınmadığı açık olup karar bu yönden de hatalıdır.
Fazla çalışma hesabının çıplak ücret üzerinden yapılması gerekirken yol ücretinin günlük ücrete dahil edilerek giydirilmiş ücretten hesaplanması da doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece hatalı bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, Av. ... tarafından düzenlenen rapora göre davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay"ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Somut olayda, mahkemenin hükmüne uyduğu bozma ilamında, Bölge Çalışma Müdürlüğünce tanzim edilen raporun beyanlara dayanarak hazırlandığından yazılı delil sayılamayacağı belirtilerek fazla mesai tahakkuku bulunan ayların hesaplamalarda dışlanması, fazla mesai süresi hesap edilirken ara dinlenmenin düşülmesi ve fazla mesainin çıplak ücretten hesap edilmesi gerektiği belirtilerek bu yönlerden karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen Bölge Çalışma Müdürlüğünce hazırlanan raporun yazılı delil olduğu kabul edildiği gibi, bordrolarda fazla mesailer saat olarak gösterilip karşılığı tutar ayrıca bordroda gösterilmese de davacının o ayki toplam brüt kazancı dikkate alındığında fazla mesai ücretinin zamlı olarak tahakkuk ettirilerek ödendiği sabit olduğu ve bu nedenle fazla mesai tahakkuku bulunan ayların hesaplamalarda dışlanması gerekirken bu yöndeki bozmanın gereği de yerine getirilmemiş ve yanılgılı değerlendirmeye dayanan rapora itibar edilmiştir.
Öte yandan hükmüne uyulan bozma ilamında bulunan fazla mesai süresinin ara dinlenme mahsup edilmeden tespit edildiği belirtildiği için, sadece ara dinlenme süresinin mahsubu ile bulunacak fazla mesai süresi üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, bozma ile davalı yararına oluşan fazla mesai süresi konusundaki kazanılmış hakkı gözetmeden (bozma öncesi aylık 64 saat iken aylık 165 saat) fazla mesai süresini yeniden ve davalı aleyhine hesaplayan rapora göre karar verilmesi de yerinde olmamıştır.
Ayrıca, bozma ile davalı yararına oluşan kazanılmış hakkın ihlali ile bozma öncesi miktardan daha fazlasının hüküm altına alınması da hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmamalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 11.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.