8. Hukuk Dairesi 2016/17781 E. , 2016/17305 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin ... parsellerin güneyinde kalan tapulama dışı bırakılan yere 3 katlı altı ambar üstü ev, ahır, wc, garaj, kümes ve bahçe yaptırdığını, bahçeye de meyve ağaçları diktiğini ve tüm bunları yaparken iyi niyetle kendisine ait olan yere yaptığını düşündüğünü, ..."nin taşınmazın bulunduğu köyde ... Barajı nedeniyle kamulaştırma yaptığını, ..."nin köyde tapulu taşınmazların kamulaştırma bedelini ödediğini, tapusuz taşınmazların ise tespitini yaptığını fakat değerini belirlemediğini, taşınmaz sahiplerinden mahkemeden tespit kararı getirmelerini istediğini belirterek tapulama dışı yere yapılmış binanın ve ağaçların müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili; dava konusu taşınmazın müvekkil idare tarafından kamulaştırma işlemine konu olduğunu, davacının dava konusu taşınmazın maliki olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne ve Kadostro Bilirkişisi ..."in 14/03/2013 tarihli raporuna ekli krokide gösterilen dava konusu 448,29 m² tapulama harici alanda yer alan ve Ziraat Mühendisi Bilirkişi ..."ın ... tarihli bilirkişi raporunda yaş, cins ve adetleri belirlenen ağaçların davacı tarafından dikilip yetiştirildiğinin tespitine, dava konusu, Kadostro Bilirkişisi ..."in 14/03/2013 tarihli raporuna ekli krokide gösterilen 448,29 m² tapulama harici alanda yer alan ve A, B, C, D ve E harfleri ile gösterilen 3 katlı kargir ev, avlu ve bahçesinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu tapulama harici taşınmazın, dosya içeriğinde yer alan bilgiler ve fen bilirkişisi ..."in raporu ve eki krokisine göre; bir kısmının harman yeri vasfında, bir kısmının köy boşluğunda olduğu ve toplam alanın 448,29 m2 olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmüne göre, başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmış ise de, kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman, aktif dere yatağı niteliğindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacakları, bu taşınmazların zilyetlikle edinilemeyecekleri, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği gözönüne alındığında, dava konusu taşınmazın niteliğinin araştırılıp soruşturularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki; Mahkemece taşınmazın niteliği usulüne uygun olarak araştırılmamış, muhdesatların bulunduğu taşınmazın kamuya ait mera, yaylak, kışlak, genel harman yeri, orman veya aktif dere yatağı niteliğinde olup olmadığı hususu ile kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığı belirlenmemiştir.
O halde Mahkemece, öncelikle az yukarıda açıklandığı şekilde, dava konusu taşınmazın tesciline esas belgeler (tapulama/kadastro tutanağı, mera, yaylak, kışlak kütüğü, Kadastro Mahkemesi dosyası) getirtilerek davaya konu muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın niteliği yöntemine uygun biçimde araştırılıp soruşturulmalı, harman yeri olup olmadığı duraksama olmaksızın belirlenmeli, taşınmazın belirlenecek niteliğine göre; davacının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar yönünden dava hakkının bulunup bulunmadığı düşünülmeli, dava hakkının bulunduğu kabul edildiği takdirde; kamulaştırmaya ilişkin evraklar ve kroki de eklenerek, taşınmazın hangi kısmının kamulaştırmaya konu olduğu belirlenmeli, fen bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve krokisindeki muhdesatlar, kamulaştırma krokisi ile çakıştırılarak, muhdesatların bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı tespit edilmeli ve bu hususları gösterir rapor alınmalı, toplanan ve toplanacak tüm delillerin sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılardan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.