16. Hukuk Dairesi 2018/3641 E. , 2019/679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesinin istenilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Daireleri İş Bölümü İnceleme Kurulu"nca temyiz inceleme görevinin Dairemiz"e ait olduğu belirtilerek dosyanın gönderilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar ... ve ..., 3402 sayılı Yasa"nın 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda adlarına kayıtlı eski 319 parsel sayılı 24.880,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, yeni 115849 ada 5 parsel numarasıyla 20.141,30 metrekare olarak tespit edildiğini, oysa taşınmazı davalı Hazineden 1997 yılında açık artırma ile ve yenilemeden önceki miktar üzerinden satın aldıklarını, uygulama kadastrosu sonucunda yüzölçümünün azalması nedeniyle zarara uğradıklarını öne sürerek azalmanın gerçekleştiği tarih itibariyle azalan miktardaki arazinin değerinin tespiti ile bu bedelin uygulama kadastro tarihinden itibaren işleyecek faizi ile kendilerine ödenmesi istemiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminat davası açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların 21.09.1998 tarihinde yapılan ihale sonucunda taşınmazı Hazineden satın aldıkları, taraflar arasında Kadastro Mahkemesinde görülen davanın 23.12.2011 tarihinde kesinleştiği, davanın satım sözleşmesinden kaynaklandığı için kanunda öngören 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamıyla uyumlu bulunmamaktadır.
Çekişmeli taşınmaz 1977 yılında 24.880,00 metrekare yüzölçümlü olarak hükmen Hazine adına tescil edilmiş, davacılar 1998 yılında Hazineden satın almışlar ve 2010 yılında bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a. maddesi uyarıca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda yüzölçümü 20.141,3 metrekare olarak belirlenmiştir. Davacılar ihale sonucunda satın almaları nedeniyle taşınmazın azalan miktarı kadarıyla zarara uğradıklarını öne sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Öncelikle uygulama kadastrosunun doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığının diğer bir anlatımla uygulama sonucunda oluşan sınırların ve yüzölçümün azalmasının doğru olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. Davacılar tarafından askı ilan süresi içinde Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermek suretiyle Kadastro Mahkemesinde uygulama kadastrosuna itiraz davası açmışlar, mahkemece davanın pasif husumet yokluğuyla reddine karar verilmiş ve anılan bu karar 23.12.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Kadastro Mahkemesince verilen karar işin esasını çözümleyici nitelikte bulunmayıp usulden dolayı reddedilmiştir. İlamla uygulama kadastrosunun doğru bir şekilde yapılıp yapılmadığı belirlenmediğine başka bir ifade ile işin esası çözümlenmediğine göre taraflar arasında kesin hüküm niteliğinde bulunmayan ilamın kesinleşme tarihinin zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır. Buna göre daha evvel tersimat hatası nedeniyle fazla gösterilen taşınmazın yüzölçümünün uygulama kadastrosu sırasında yapılan düzeltme ile azalmış olduğu ileri sürülerek satın alma tarihinde kayıtta yazılı olan yüzölçümü esas alınarak ödenen satış bedelinin tazmini istemi ile dava açıldığına ve taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda düzenlenen fen bilirkişi raporunda da yüzölçüm azalmasının tesis kadastrosu sırasında yapılan tersimat hatasından kaynaklandığı bildirildiğine göre iş bu tazminat davasının süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacıların temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
05.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.