22. Hukuk Dairesi 2014/20430 E. , 2014/36937 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/02/2014
NUMARASI : 2011/182-2014/106
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kaptan sıfatı ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücret, fazla çalışma, hafta ve genel tatil hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunup bulunmadığı konusuna ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı gereğince mahkemece davada verilen davanın kabulüne ilişkin kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.
Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve kanuni gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme (rücu) mümkün olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir.
İlamın tefhim edilen karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294. ve 298. maddeleriyle varlık kazandırmıştır.
Gerçekten de 6100 sayılı Kanun"un 294. ve 298. maddeleri kamu düzeni amacıyla konulmuş emredici hükümlerdendir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Yine Anayasanın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural 6100 sayılı Kanun"un 294. maddesinde de tekrarlanmış; aynı Kanun"un 297. maddesinde “Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.” 298/2. maddesinde de “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edilikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
Dosya içeriğine göre mahkeme gerekçeli kararında; ikinci raporun kabul edildiği belirtilmesine karşın; hüküm kısmında ilk raporda hesaplanan kıdem tazminatı ve ücret alacağının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Ilk raporda fesih tarihindeki kıdem tazminat tavanı hatalı tespit edilerek alacağın hesabında hata yapılmıştır. 6100 sayılı Kanun"un 294, 297. ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, gerekçeli karar ile hüküm çelişkisi sebebiyle kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelemesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.